30 Aralık 2016 Cuma

Atopik Dermatit Nedir ?

30 Aralık 2016 Cuma
Atopik Dermatit
Atopik dermatit bebek ve çocuklarda daha fazla görülen, sık tekrar eden, kızarıklık ve kaşıntılı lezyonlarla ortaya çıkan kronik deri hastalığıdır. Diğer adıyla alerjik egzama olarak da bilinir. Deride kuruluk, pullanma, hassasiyet ve buna bağlı olarak aşırı kızarıklık meydana gelir. Özellikle bebeklik döneminde alerjik yapıya sahip bebeklerde daha sık görülür. Çocukluk dönemine doğru azalır. Zaman zaman şartlara göre atak yapar. Atopik dermatit bebek ve çocuklarda daha sonra gelişebilecek olan allerjik hastalığın ilk basamağı olabilir.

Belirtileri :
  • Şiddetli kaşıntı en önemli belirtilerindendir. 
  • Özellikle yüz, boyun, kol ve bacaklarda kendini gösterir. 
  • Vücutta kuruluk özellikle dirseklerde ve dizlerde pullanma olarak gelişir. 
  • Deride kalınlaşma, tekrarlamaya bağlı enfeksiyonlu lezyonlar oluşur.
  • Huzursuzluk, uyku bozukluğuna ve deride kanamalara neden olur. 

Bebeklik ve çocukluk döneminde ortaya çıkan atopik dermatit cilde genellikle besin alerjilerinden kaynaklanabilir. Ama her zaman alerjiden kaynaklanmaz. Tetikleyici faktörler belirlenebilirse atopik cilt yapısı hafifte olsa söner hala gelir.
Atopik dermatitin kesin bir tedavisi yoktur. En önemli etken derinin en iyi şekilde nemlendirilmesidir. Kesin bir tedavisi yoktur. Olabildiğince kuruluğun oluşmasına, atopik yapının gelişmesine engel olmaktır. Cilt ne kadar çok nemlendirilirse atopik yapının nüksetmesi o kadar az olur.
Atopik dermatitin şiddetine göre doktor kontrolünde kortizonlu merhemler kullanılabilir. Bu merhemler doğru şekilde kullanıldığında etkili ve güvenilir ilaçlardır. Bu durumda başvurulması gereken ilk durum dermatologların önerdiği dermokozmetik emolient kremler ve vücut losyonlarıdır.

Öneriler ;

  • Günde bir kez ılık su ile banyo yapılmalıdır. Suyun rahatlatıcı ve kaşıntıyı azaltıcı etkisi vardır. 
  • Banyoda duş jeli, sabun yerine, banyo yağı kullanılması cilde daha iyi gelir.
  • Banyoda kese kullanılması kaşıntının şiddetini ve lezyonlu alanı arttırır.
  • Banyo sonrasında vücut hafifce kurulanmalı, 2 dk içinde tüm vücuda nemlendirici uygulanmalıdır.
  • Gün içerisinde kuruluk hissedildiği an cilde tekrar nemlendirici sürülmesinde fayda var.
  • Uzun süre güneşe maruz kalmak sıcak sebebiyle tetikleyici etki gösterebilir. 
  • Pamuklu kıyafetler tercih edilmelidir. Özellikle yünlü kıyafetler tercih edilmemelidir, çünkü yün atopik yapıyı arttırıcı etkiye sahiptir.

Kullanılabilecek ürünler ;

  • Mustela Stelatopia Krem 
  • Babe Emolient Krem 
  • Linola losyon
  • Excipial Lipo Losyon
  • Babe Pediatrik Emolient Krem
  • Babe Oil Soap
Sevgiler.
Ayşe Köseler Güneş Yazar Hakkında:Merhaba , Ben Ayşe Köseler Güneş. Antalya'da yaşıyorum . Bir Minik Kelebeğin annesiyim . Eczacı Teknisyeniyim .Annelik serüvenimi , iyi kötü tecrübelerimi paylaştığım , işim gereği sağlık ve ilacın içinde olan bir anne olarak paylaşımlar yaptığım , yazmayı sevdiğim Minik Kelebeğin Annesi blogunun sahibiyim .
Devamını Oku »

11 Kasım 2016 Cuma

Zencefil ve Bal Karışımı, Kışın Mucize İkilisi

11 Kasım 2016 Cuma
Zencefil ve Bal Faydaları -Zencefil ve Bal Karışımı Nasıl Hazırlanır
Kış geldi geliyor derken kapımıza dayandı. Hastalık desem kapımızı çaldı çalıyor. En doğalı ve en zararsızı ile korunmak, korumak gerek vücudu . Bence zencefil ve bal karışımı,kışın mucize ikilisi gibi görünüyor. Bizim evimizin vazgeçilmezidir kendileri. Zencefil çok eski çağlarda bitkisel ilaç olarak kullanılmaktadır. Ama aynı zamanda yüksek besin, mineral ve vitamin kaynağıdır.  Hatta koruyucu kalkan gibidir zencefil.

Zencefil ilaç sektörün de kullanılmasının yanında alternatif tıpın da en çok tercih ettikleri arasındadır. Zengin mineral ve vitamin içermesi sebebiyle hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde kullanılmaktadır. Tabii her şeyin fazlası zarardır. Orantılı ve dikkatli kullanmak her zaman yararımızadır. Zencefil her yaşta bireyin kullanabileceği bir bitkidir. Hamilelikte kullanımı önerilmemekle birlikte çocuklarda dikkatli kullanılmalıdır. Kan sulandırıcı ilaçlar kullanan hastalarda kullanımı önerilmez. 

Zencefilin Faydaları :
  • Normal kan sirkülasyonunu korur.
  • Ateş, terleme, titremeyi önler.
  • Vücut sıcaklığını dengeler. 
  • Grip, soğuk algınlığında tedavi edici özelliğe sahiptir.
  • Anti-enflamatuvar etkisi vardır.
  • Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
  • Damar çeperlerindeki yağlanmayı engeller.
  • Öksürük ve boğaz tahrişlerini tedavi eder.
  • Kandaki yağ düzeyini düşürür.
  • Bel çevresinde yağlanmaya yol açan kortizol hormonunu dengeler.

Bal ve Zencefil Karışımı :

Küçük bir kase bal içerisine 1 tatlı kaşığı toz zencefil ekleyip iyice karıştırıp bir gece bekletiyoruz. Zencefili kahvaltı da tüketebiliyoruz. Ya da sabahları bir tatlı kaşığı yiyebiliyoruz. 

Ağzınız tatlı, sağlığınız yerinde olsun.

Sevgiler.
Ayşe Köseler Güneş Yazar Hakkında:Merhaba , Ben Ayşe Köseler Güneş. Antalya'da yaşıyorum . Bir Minik Kelebeğin annesiyim . Eczacı Teknisyeniyim .Annelik serüvenimi , iyi kötü tecrübelerimi paylaştığım , işim gereği sağlık ve ilacın içinde olan bir anne olarak paylaşımlar yaptığım , yazmayı sevdiğim Minik Kelebeğin Annesi blogunun sahibiyim .
Devamını Oku »

25 Haziran 2016 Cumartesi

Lavanta Yağı Faydaları

25 Haziran 2016 Cumartesi
Lavanta Yağı Faydaları


Lavanta hoş kokusu ile tanınan bir bikidir . Ülkemizde oldukça fazla üretimi olan hoş kokulu lavanta yağı faydaları çok geniş kullanım alanlarına sahip . Aslında piyasada çok az sayıda lavanta yağı var . Çoğunlukla lavanta esansı içeren yağlar bulunuyor . Lavanta yağını kullanmayı çok severim ben . Tabii esansını değil gerçekten lavanta özünü içeren yağları almak tercihim .

       Lavantanın  Yağının Faydaları : 


  • Rahatlatıcı aroması sayesinde gerginliğe , ilaç gibi geliyor . Bir pamuğa damlatıp bulunduğunuz odaya koymanız yeterli . 
  • Huzursuzluğu giderip dinginlik sağlıyor . Özellikle regl dönemlerinde müthiş işe yarıyor . 
  • Uyku problemlerinde oldukça başarılı , uykuya geçişi kolaylaştırıyor . 
  • Baş ağrısı ve migrene çözüm olmasa da bir süreliğine ağrıyı durdurucu etkileri var . Alına masaj halinde uygulanması yeterli .
  • Antibakteriyel olması sebebiyle cilt temizliğinde ve bakımında kullanılıyor .
  • Akneleri kurutucu özelliğe sahip . 
  • Ayak mantarında oldukça etkili . 
  • Saçlı deriye uygulandığında yağlanmayı azaltıyor . 
  • Saçlı deride oluşan seboreik dermatiti tedavi ediyor . 
  • Vücut losyonunuz ile karıştırabilir , antibakteriyel koku giderici özelliğinden faydalanabilirisiniz . 
  • Aynı zamanda sinek kovucu etkilere sahip . Böcek sokmalarında kurtarıcıdır . Yaz aylarında oldukca tercih edilir . 
  • Bitlenmeyi önler ve bitleri arındırmak da kullanılır . Fakat erkek çocuklarında hormonal dengeyi bozması sebebi ile  önerilmez .

Not : Esansiyel yağların içimi asla önerilmez . 


Ayşe Köseler Güneş Yazar Hakkında:Merhaba , Ben Ayşe Köseler Güneş. Antalya'da yaşıyorum . Bir Minik Kelebeğin annesiyim . Eczacı Teknisyeniyim .Annelik serüvenimi , iyi kötü tecrübelerimi paylaştığım , işim gereği sağlık ve ilacın içinde olan bir anne olarak paylaşımlar yaptığım , yazmayı sevdiğim Minik Kelebeğin Annesi blogunun sahibiyim .
Devamını Oku »

17 Nisan 2016 Pazar

Günümüz Modası D Vitamini

17 Nisan 2016 Pazar
D Vitamini Günümüz Modası
Günümüz modası D vitamini oldu . aklına esen , komşudan , arkadaşından duyan koşup D vitamini alıyor . Ama ne derece bilinçle kullanıyorlar ya da kullanılıyor tartışılır . Kulakdan dolma bilgilerle bir doktor veya eczacıya danışmadan kullanmak bu dönem bir moda olmuş durumda maalesef . 
D vitamini, kalsiyum ve fosforun sindirim yollarında kullanımı ve emilimi ile özellikle çocuklarda büyüme için gerekli vitamin. Kas zayıflığına karşı vücudu korur, kalp atışının düzenlenmesinde etkilidir, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, tiroit fonksiyonları ve normal kan pıhtılaşması için gereklidir.
D vitamini sindirim sisteminden kalsiyum emilimini artırır ve kemiklerde kalsiyum birikimine yardım eder. D vitamini kalsiyum emilimini ve kalsiyumun aktif taşınmasını hızlandırarak artırır. Özellikle bağırsak dokularındaki epitel hücrelerde kalsiyum emilimine yardım eden, kalsiyum-bağlayıcı proteinlerin oluşumunu artırır.
D vitamini yağda eriyen vitaminlerdendir. İki şekilde bulunur. Aktif ergosterol, kalsiferol ve D2 vitamini gibi adlarla da bilinen ergokalsiferol ışınlanmış mayalarda bulunur. Aktif 7-dehidrokolesterol ve D3 vitamini gibi adlarla da anılan kolesalsiferol ise insan derisinde güneş ışığı ile temas sonucu meydana gelir ve daha çok balık yağında ve yumurta sarısında bulunur. Isıya ve pişirmeye karşı dayanıklıdır. Yetersiz gıda alan ve fazla kalori yakan kişilerde , 50-55 yaşın üzerindeki kişilerde , özellikle menapoz sonrası kadınlarda , emziren ve hamile kadınlarda , alkol veya uyuşturucu kullananlarda , kronik hastalığı olanlarda , uzun süredir stres altında olanlarda , yakın geçmişte ameliyat geçirmiş olanlarda , mide-barsak kanalının bir kısmı ameliyat ile alınmış olanlarda , ağır yaralanma ve yanığı olan kişilerin D vitaminine özellikle ihtiyaçları vardır . 

D Vitaminin Yararları : 
  • İnce barsaklardan kalsiyum ve fosforun emilimini düzenleyerek kemik büyümesi, sertleşmesi ve tamiri üzerinde etkili olur. 
  • Raşitizmi önler. 
  • Böbrek hastalıklarında düşük kan kalsiyumu seviyesini düzenler. 
  • Postoperatif kas kasılmalarını önler. 
  • Kalsiyumla birlikte kemik gelişimini kontrol eder. 
  • Bebekler ve çocuklarda kemik ve dişlerin normal gelişme ve büyümesini sağlar . 

D Vitamini günlük ne kadar alınmalı ? 

Kadın ve erkeklerde her gün alınması gereken en az doz 200 ünitedir. Düzenli süt içenler ya da süt ürünleri tüketenlerin yeterince D vitamini aldığı söylenebilir. Ayrıca vücut güneş ışınlarına maruz kaldığında, kendisi de D vitamini üretir. Yaşlılıkta kemiklerin zayıflamasına ( osteoporoz ) karşı, günde 400-800 ünite kadar D vitamini takviyesi alınması yararlı olmaktadır. 

D Vitamini eksikliği nelere mi yol açıyor ? 

Raşitizm : Çarpık bacaklar, kemik veya eklem yerlerinde deformasyonlar , diş gelişiminde gerilik, kaslarda zayıflık , yorgunluk , bitkinlik . 

Osteomalazi : Kaburga kemiklerinde,omurganın alt kısmında, leğen kemiğinde, bacaklarda ağrı, kas zayıflığı ve spazmları, çabuk kırılan kemikler. 

D Vitamini fazla kullanımının zararları : 
  • Yüksek miktarlarda alınması toksik reaksiyonlara sebebiyet verir . 
  • D vitaminin fazlası karaciğerde ve böbrekler birikme yapar .
  • Uzun süreli doz aşımı yüksek kan basıncı , mide bulantısı ve kusma , kalpte ritim bozukluğu , karın ağrısı , iştah kaybı , zihinsel ve fiziksel gelişme geriliği , damar sertliğine , böbrek hasarlarına neden olabilir . 
  • Günlük bir litreden fazla süt içen ya da buna yakın süt ürünü tüketen kişilerin ayrıca D vitamini almaları risk teşkil edebilir . 

Günlük 1000 üniteye kadar D vitamini alınması tavsiye edilirken , günde 5000 üniteden fazla alınması halinde böbrekler , karaciğer ve kalpte hasarlara neden olabilir . Mutlaka bir uzmana danışıp , tahlil yaptırınız .

Sevgiler .
Ayşe Köseler Güneş Yazar Hakkında:Merhaba , Ben Ayşe Köseler Güneş. Antalya'da yaşıyorum . Bir Minik Kelebeğin annesiyim . Eczacı Teknisyeniyim .Annelik serüvenimi , iyi kötü tecrübelerimi paylaştığım , işim gereği sağlık ve ilacın içinde olan bir anne olarak paylaşımlar yaptığım , yazmayı sevdiğim Minik Kelebeğin Annesi blogunun sahibiyim .
Devamını Oku »

12 Şubat 2016 Cuma

Probiyotikler

12 Şubat 2016 Cuma
Probiyotikler
Probiyotikler sağlığımızın korunmasında en temel unsurlardan biridir.Genellikle barsaklarımızda yeterli sayıda yararlı bakteri bulunmaktadır . Fakat bazı istisna durumlarda bunları takviye ile desteklemek gerekebilir.Bu bazı durumlar özellikle sağlıksız beslenme , aşırı kırmızı et tüketimi , obezite , alerjik hastalıklar , ameliyat sonrası probiyotik kullanılması gereken dönemlerdir.

Doğal yollardan beslenme probiyotik olarak yeterli destek yaratmayabilir . Aslında hepimiz probiyotik denince yoğurt tüketilmesinin yeterli olduğunu düşünürüz . Ama bu hiç de düşündüğümüz gibi değil . Çünkü bir tablet ya da bir saşe probiyotik alabilmek için kilolarca yoğurt yememiz gerekir . Bu ne yazık ki mümkün değil . Özellikle mayalı süt ürünlerinde probiyotik bakteriler vardır.

Örneğin ; ev yapımı kefir , yoğurt , şalgam , turşu , peynir gibi . Ancak bu besinlerdeki bakteri tipi ve sayısı çok değişkendir hatta üretim aşamasında ve raf bekleme süresi içinde hızla azalabilirler . İnsan organizmasında vücudumuzda bulunan hücre sayısının yaklaşık 10 katı kadar , 90 trilyon civarında bakteri yaşamaktadır . Bu bakterilerin büyük kısmı bağırsak mikroflorasında özellikle kolonda yaşamaktadır .

Bu bakteriler ;
Yararlı bakteriler yani probiyotikler , zararlı bakteriler yani patojen bakteriler olarak ikiye ayrılır . İnsan sağlığı bu bakteriler arasındaki denge ile doğrudan ilgilidir .

İki temel probiyotik türü vardır :
  • Bakteri kökenli olanlar
  • Mantar kökenli olanlar  

Probiyotikler nerelerde kullanılmalıdır ?
  • İshal ve kabızlık durumlarında barsak florasını düzenlemek
  • Antibiyotiklerle beraber kullanıldıklarında antibiyotiklerin patojen bakterileri yok ederken onlarla birlikte yok ettiği probiyotik bakterilerin geri kazanılmasını sağlar .
  • Spastik kolon yani irritabl barsak sendromunda 
  • Ülseratif kolit ve Crohn hastalığında 
  • Bağışıklı sistemi zayıfladığında 
  • Çölyak hastalığında 
  • Obezitede
  • Alerjik hastalıklarda 
  • Diyabet hastalığında 
  • Gastroenteritte ( yaz ishalleri , seyahat ishalleri )
  • Premetüre bebeklerde
  • Kolan kanserinde

Yeni doğan , hamile , bebek , çocuk , yaşlı yani herkesin kullanabileceği ve yararlanabileceği probiyotikler , yararlı bakteriler sayesinde vücudumuzda bir onarım yaparlar . Ya da oluşacak zararı telafi ederler .
Sevgiler .
Ayşe Köseler Güneş Yazar Hakkında:Merhaba , Ben Ayşe Köseler Güneş. Antalya'da yaşıyorum . Bir Minik Kelebeğin annesiyim . Eczacı Teknisyeniyim .Annelik serüvenimi , iyi kötü tecrübelerimi paylaştığım , işim gereği sağlık ve ilacın içinde olan bir anne olarak paylaşımlar yaptığım , yazmayı sevdiğim Minik Kelebeğin Annesi blogunun sahibiyim .
Devamını Oku »

30 Eylül 2015 Çarşamba

Grip Aşısı

30 Eylül 2015 Çarşamba
grip aşısı
Hazır sonbahar kış yaklaşırken , yavaştan grip mevsimi geliyorken size biraz grip aşısından bahsedeyim dedim . Malum kış boyu herkesin başına musallat salya sümük , yatağa düşüren bir virüs bu .
Grip , milyonlarca insanın 1 yıl içinde defalarca kez yakalandığı basit görünen ama ölümle de sonuçlanabilen bir tür virüstür . Bağışıklık sistemimizin en zayıf anında ortaya çıkan bazen hafif bazen ağır atlattığımız bu virüs yaşlılarda ve çocuklarda daha baskındır .
Grip aşısı uygulandığında %70 - %90 gibi bir koruma sağlar . Kronik rahatsızlığı olan kişilerde , yaşlılarda ve çocuklarda koruyucu özelliği daha yüksektir . Grip aşısı özellikle yaşlılarda ve çocuklarda görülen zatüre , astım , kronik obstrüktif akciğer hastalarında ciddi anlamda koruma sağlar .
Grip aşısı son bir yıl içinde gelişmiş grip virüslerinden elde edilen aşıdır . Her yıl aşının virüsü bir önceki yılın virüslerine göre yenilenir . Grip aşısını sağlık çalışanları başta olmak üzere , yaşlılar , çocuklar , hamileler , kronik rahatsızlığı olan kişiler doktor kontrolünde yaptırıp , gripten korunmaya çalışabilirler .
Grip aşısı 9 yaşın üzerindeki çocuklarda bağışıklık istemini uyarmak amacıyla 2 doz yapılır . 2-8 yaş arasındaki çocuklara yarım doz şeklinde uygulanır .
Grip aşısı alerjik reaksiyon gösteren kişilere uygulanmaz . Kendimden örnekle yumurta alerjisi olan kişilere asla uygulanmaz . Aksi takdirde çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir .
Grip aşısı yapıldıktan yaklaşık 15-20 gün sonrasında koruma sağlamaya başlıyor . Bu dönemde koruma sağlamadığı için grip olma şansı oldukça yüksek .
Sağlıklı günler .
Sevgiler
Ayşe Köseler Güneş Yazar Hakkında:Merhaba , Ben Ayşe Köseler Güneş. Antalya'da yaşıyorum . Bir Minik Kelebeğin annesiyim . Eczacı Teknisyeniyim .Annelik serüvenimi , iyi kötü tecrübelerimi paylaştığım , işim gereği sağlık ve ilacın içinde olan bir anne olarak paylaşımlar yaptığım , yazmayı sevdiğim Minik Kelebeğin Annesi blogunun sahibiyim .
Devamını Oku »

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Mis Kokulu Tarçın

24 Ağustos 2015 Pazartesi
mis kokulu tarçın

Şekeri bıraktığımdan bu yana çayıma ve nescafeme kabuk tarçın atıp içiyorum . Kabuk tarçını kahvemde ya da bitki çayımda ya da normal çay da günde 1 kez olmak kaydıyla kullanıyorum . Aslında çok fazla çay , nescafe ve kahve tüketen biri değilim. Ama mesaiye başladığım sabah saatlerinde nescafe veya Türk kahvesi içiyorum .
Şekeri bıraktığımdan bu yana tarçına iyice alıştım .Hatta Türk kahvesini yaparken içerisine 1 çay kaşığı tarçın ekleyip öyle yapıyorum . Tadı şahane güzel oluyor . Öyle ki zaten tarçın çaya da , kahveye de çok yakışıyor . Tadı da çok güzel , çok da hoş tat veriyor özellikle kahveye . Zaten tarçının faydaları da saymakla bitmiyor .
Mis kokulu tarçın sağlığımızın ve bağışıklık sistemimizin en güzel dostu .Tarçın vücut sağlığına ve metabolizmaya oldukça büyük faydaları var .Vücudun insülin direncini ayarlaması ve düşürmesi en büyük faydalarından bir tanesi . Kısaca kan şekerini kontrol altına alması en büyük faydası . Aynı zamanda antioksidan yan etkiye sahip olan tarçın , antioksidan yiyeceklerin en başta gelenidir .
Tarçının en faydalı yan etkilerinden bir tanesi de kolesterolü düşürmesi ve kalp krizi riskini azaltmasıdır . Kan dolaşımını hızlandırır ve kan pıhtılaşmasını önleyicidir .Cilde iyi gelir , sivilce oluşumunu en aza indirir . Kalsiyum emiliminin sağlanmasına yardımcı olur .
Doğal dezenfektandır . Soğuk algınlığına iyi gelir ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir . Hafızayı güçlendirir . Regl dönemlerinde tüketildiğinde rahatlatıcı etkisi vardır . Belki de daha bilmediğim bir çok faydası var . Benim tarçın ile ilgili bildiklerim bunlar .
Ha şöyle de bir şey var ki her şeyin fazlası zarar olduğu gibi tarçının da fazlası zararlı . Tarçının fazlası karaciğere zarar verebilir ve kabızlığa neden olabilir .
Şekeri bırakmak için bir neden yaratın kendinize ve çayınıza bir kabuk tarçın atın , deneyin . Türk kahvenizi 1 çay kaşığı tarçınla pişirip öyle içmeyi deneyin . Çayınıza veya kahvenize kesinlikle harika bir tat verecek olan tarçın emin olun ki vücudunuza da bir çok faydası olacak ve kesinlikle şekeri bırakmanıza yardımcı olacak .
Sağlığımız en büyük zenginliğimiz sevgiler .
Ayşe Köseler Güneş Yazar Hakkında:Merhaba , Ben Ayşe Köseler Güneş. Antalya'da yaşıyorum . Bir Minik Kelebeğin annesiyim . Eczacı Teknisyeniyim .Annelik serüvenimi , iyi kötü tecrübelerimi paylaştığım , işim gereği sağlık ve ilacın içinde olan bir anne olarak paylaşımlar yaptığım , yazmayı sevdiğim Minik Kelebeğin Annesi blogunun sahibiyim .
Devamını Oku »
"Sosyal Medya Kafe'de kullanılan ekran görüntüleri, fotoğraflar ve yazılar Sosyal Medya Kafe'ye aittir. Yazıların ve fotoğrafların yayın hakkı sadece www.sosyalmedyakafe.com'a aittir. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden bir başka blogda veya web sitesinde yayınlanması, tariflerin veya yazıların ekran görüntüsü alınarak sosyal ağlarda paylaşılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası`na aykırıdır. Aksi taktirde 5846 Sayılı Fikir ve Sanat serleri Yasası gereği suç duyurusunda bulunulacaktır. Yasal yükümlülüğü vardır."
Sosyal Medya Kafe Copyright © 2021 Tüm Hakları Saklıdır...