3 Şubat 2021 Çarşamba

Tatlı Krizine Çözüm! Tatlı Krizi İçin Sağlıklı Tarifler

3 Şubat 2021 Çarşamba

Tatlı krizileri bir çoğumuzun yaşadığı ve karşı koyamadığımız bir alışkanlık. Tatlı krizine çözüm yolları arıyor ve çoğu zaman başarısız oluyorsanız bu yazım sizlere iyi gelecek. Öncelikle bilmeniz gereken rafine şeker gerçekten en tatlı zehir! 

Tatlı Krizine Çözüm Tatlı Krizi İçin Sağlıklı Tarifler

 

Günlük hayatta yaşadığımız duygular yeme alışkanlıklarımızı etkiliyor. Öfke, üzüntü, hayal kırıklığı hatta mutlu olduğumuz zamanlar bile tatlı krizi tetiklenmiş olabilir. Tatlının vücudumuzun ihtiyacı olmadığını bir arzu olduğunu söyleyebilirim. Yaşamımızı sürdürmek için tatlıya ihtiyacımız yok. Özellikle rafine şekeri hayatımızdan çıkarmak sağlıklı bir yaşama adım atmaktır.


Tatlı Krizi Neden Yaşanıyor?

Tatlı krizi yaşamamızın sebebi tatlıyı çok sevmemiz veya lezzetli olması değil. Yapılan araştırmalara göre sağlıksız beslenme alışkanlıkları, psikolojik sorunlar, çeşitli hastalıklar tatlı krizine yol açıyor. Duygusal bir açlığın sonucu tatlı krizi yaşıyoruz. Yani tatlıya aç olan midemiz değil. O halde tatlı krizlerini çözmek için öncelikle duygularımızı kontrol altına almalıyız. 

Çok katı diyetler veya düşük kalorili diyetler, uzun saatler aç kalmak kan şekerinin gün içinde düşmesine ve tatlı isteğinin artmasına neden oluyor. Ayrıca bazı hastalıklar ve yetersiz beslenmeye bağlı olarak gelişen demir, krom ve magnezyum gibi minerallerin eksikliği daha sık tatlı krizlerine neden oluyor.


Rafine Şekerli Tatlılar Ve Glisemik İndeksi Yüksek Olan Besinler Bizde Nasıl Etki Ediyor?

Beyaz un başta olmak üzere beyaz undan yapılmış pastalar, börekler, kurabiyeler, tatlılar, şekerli abur cuburlar, atıştırmalıklar, pirinç, havuç, patates vb. gilisemik indeksi yüksek besinler kötü karbonhidratlar ve işlenmiş gıdalar kan şekerimizin hızlıca yükselmesine neden oluyor. Buna tepki olarak vücudumuzdaki mekanizma da kan şekerini ani şekilde düşürüyor. İşte bu noktada da "Tatlı Krizi" adını verdiğimiz olay gerçekleşiyor.

 

Tatlı Krizi Nasıl Önlenir?

  • Öncelikle içtiğiniz günlük su miktarınızı gözden geçirmelisiniz. Günde en 2 Lt. su tükettiğinizden emin olun. 
  • Kendinize sağlıklı beslenme programı oluşturmalısınız. Herkesin yaşam tarzı, yedikleri, içtikleri farklı olsa da glisemik indeksi yüksek besinlerden uzak durmayı herkes başarabilir.
  • Vücudunuzu yoracak, sürekli uygulayamayacağınız diyet listelerinden de uzak durmanız faydalı olacaktır.
  • Günlük lif alımınızı çoğaltmalısınız. Abur cuburları, rafine şekeri, beyaz unu da hayatınızdan çıkarmanız gerekiyor. Günlük lif miktarını çoğalttığınızda daha uzun süre tok kalmayı sağlayacaksınız.
  • Yemeklerinizi yaparken bol bol baharatları kullanın. 
  • Uyku saatlerinize dikkat edin. Yeterli ve kaliteli bir uygu duygusal ve ruhsal olarak kendinizi daha iyi hissettirecektir.
  • Her gün düzenli hareket, egzersiz yapmanız sayesinde seratonin salgılanması artar.
  • Stresten uzak kalmaya özen gösterin.
  • Tüm alışkanlıklarınızı yenisi ile değiştirken 21 gün kuralını uygulayın. Bir kağıda veya sosyal medya hesaplarınızda başlangıç tarihi belirleyip 21 gün ve üzeri sayın. Çünkü alışkanlıkları değiştirme gün sayısı 21 gün ve üzeri tekrar eden yeni alışkanlıklarla değiştirebiliyoruz. 21 gün boyunca yediklerinizi, içtiklerinizi not alın. Not almak, günlük tutmak sizleri daha düzenli ve sağlıklı yaşam için sorumluluk sahibi yapacaktır.
  • Tatlı krizi yaşadığınızda acele etmeyin. Öncelikle bir - iki bardak su için. Ve 10 dakika bekleyin. Hâla tatlı kriziniz geçmediyse dişlerinizi fırçalayın. Ve 10 dakika daha bekleyin. Büyük ihtimal ilk tatlı krizi geldiği gibi hissetmeyeceksiniz. Uzun zamandır rafine şekeri hayatından çıkarmış biri olarak tecrübe ile sabit deneyimlerimdir.

Tatlı krizini önleyemediyseniz az malzeme ile hazırlanmış, kalorisi düşük sağlıklı atıştırmalıkları tercih edin. Kakao, tarçın, hurma inanılmaz derece de tatlı isteğini kesen besinler. Kakao ve tarçını meyve porsiyonlarınızda kullanabilirsiniz.

Biz ebeveynlerin beslenme alışkanlıkları çocuklarımıza da geçiyor. Bizlere de tabi ebeveynlerimizden geçmiş. Ama bu düzeni değiştirmek bizim elimizde! 7,5 yaşında olan oğlum şekersiz beslenmeyi benimsedi. Sağlıklı tarifleri yaparken mutfakta birlikte yapıyoruz ki hem duygusal olarak hem de deneyim olarak bilinç altına yerleşmiş oluyor. Marketlerde paketlerin içeriğini okuyor ve zararlı mı diye bana soruyor. Sağlıklı bir gelecek için beslenme alışkanlıklarımızda değişim ve gelişim şart. Önce kendimizi sonra da yakınlarımızı rafine şekerden uzaklaştırabiliriz.

Ayrıca Youtube kanalımda tatlı krizleri için hazırladığım rafine şekersiz, kolay sağlıklı atıştırmalıkları sayısını abartmadan tüketebilirsiniz. Ben genellikle sağlıklı atıştrmalık da olsa 1 adet yerim ve beklerim. Çoğu zaman 1 adet bana yeterli gelir. Günlük vloglarımda rafine şekersiz, sağlıklı beslenme rutinlerimi izleyebilirsiniz. Şekersiz, sağlıklı ve dengeli beslenme ile haşimato tiroidi ve insülin direnci rahatsızlıklarım normal seviyeye getirmeyi başardım. Artık tatlı krizilerini neredeyse hiç yaşamıyorum.

Tatlı Krizine Çözüm! Tatlı Krizi İçin Rafine Şekersiz Sağlıklı Kolay Atıştırmalık Tarifler Video



RAFİNE ŞEKERSİZ, UNSUZ FİT PUDİNG TARİFİ

 

Tatlı krizlerlerine çözüm olarak, sizlerin uyguladığı farklı yöntemler, deneyimleriniz veya tükettiği besinler var mı? 

Herkese sağlıklı, mutlu günler dilerim.

Sibel Ordueri

Devamını Oku »

27 Mayıs 2019 Pazartesi

Ramazanda Kimler Oruç Tutamaz

27 Mayıs 2019 Pazartesi
ramazanda kimler oruç tutamaz
Ramazan ayı İslam aleminin sevinç ve heyecanla beklediği bir aydır. Her sene Ramazan ayına ulaşıp oruç tutmak her Müslümanın hayallerini süsler. Peki Ramazanda kimler oruç tutamaz? Herkes oruç tutmalı mı? Oruç ibadeti kimlere farz kılınmıştır?

Oruç ibadeti aklı baliğ, erginlik çağına gelmiş, Müslümanlara farz kılınmıştır. Sağlıklı olmak da en önemli şartlar arasındadır. Vücut kuvveti yerinde olan, sağlıklı, oruç vakitlerinde ilaç almak zorunda olmayanların oruç tutması farzdır.

Erginlik çağına gelmemiş çocukların da oruç tutma yükümlülükleri yoktur. Ancak büyük çocuğun oruç ibadetini öğrenmesi amacı ile alıştırmalar yaptırılabilir.

Çocukların,
Hastaların,
Yaşlıların,
Seferi olanların oruç tutma yükümlülükleri yoktur.

Ramazanda Kimler Oruç Tutamaz

  • Yaşlılar: Yaşlılık halinde insanlar güçsüzleşirler. Oruç tutmak bu güçsüzlüklerini arttıracağı için yaşlılar oruç tutamaz.
  • Hasta kişiler: Oruca engel teşkil edecek hastalığı olanlar oruç tutmayabilirler. Hastalıkları geçerse oruca başlayabilirler.
  • Çocuklar: Oruç tutacak beden gücüne ulaşmamış çocuklar oruç tutamaz.
  • Hamileler: Hamilelik sürecinde hem annenin, hem de taşıdığı bebeğin sağlık durumu göz önünde bulundurulmalıdır. Hamilelik, özel bir istirahat ve özel bir beslenme pragramı gerektiren bir süreçtir.
  • Emzirme dönemindeki anneler: Oruç tutan annenin bebeğine vereceği sütü azalacağı için oruç tutmamalı, beslenmesine özen göstermelidir.
  • Seferiler: Yolculuk halinde oruç tutma yükümlülüğü yoktur. Yolculuktan sonra tutmak üzere oruç ertelenebilir.
Ayrıca;
  • Ameliyat olan hastalar,
  • Gün içerisinde mutlaka ilaç almak zorunda olan hastalar,
  • Kalp hastaları,
  • Su içmek zorunda olan böbrek hastaları,
  • Çok zayıf, güçsüz kimseler,
  • Şeker hastaları
oruç tutmayabilir.

Bazen çocukların oruç ibadetine imrendikleri görülür. Bu duyguyu yaşamak, hissetmek istiyorlarsa, onları bu konudan tamamen uzak tutmak üzülmelerine neden olabilir. Sahur ve iftar sofralarında onlara da yer açmak mutluluk duymalarına, oruç sevincini yaşamalarına sebep olur.

Zaman zaman da hasta, hamile veya emzirme sürecinde olanların da oruç tutmak istedikleri gözlemlenebilir. Bu kişilerin Ramazanda kimler oruç tutamaz konusunda bilgilendirilip, oruç niyetlerini doğru zamana ertelemeleri sağlanabilir.

Ramazan ayını en iyi şekilde geçirmek için en önemli konu sağlığımızı riske atmamak. Bu yüzden oruç tutma yükümlülüğü olmayanların imkanları elverdiğince fidye ve fitre vermeleri daha doğru bir seçim olacaktır.







Sağlık ve huzur dolu bir Ramazan ayı geçirmeniz dileğiyle....


"Ramazanda Kimler Oruç Tutamaz" makalemi beğendiyseniz, aşağıdaki sosyal ağ butonları sayesinde paylaşabilirsiniz.
💕⃕

Devamını Oku »

21 Mayıs 2019 Salı

Sahurda Neler Yemeli? Tok Tutan Yiyecekler

21 Mayıs 2019 Salı
sahurda neler yemeli -sahurda tok tutan yiyecekler
Son birkaç yıldır Ramazan ayı yaz mevsimine denk geliyor. Bu birkaç yıl daha böyle devam edecek. Uzun yaz günleri sıcak havalarla birleşerek oruç ibadeti yerine getirilirken, bizlerin biraz daha zorlanmasına sebep oluyor. Ama aslında beslenmemize ve istirahatimize özen göstererek bu süreci daha sağlıklı bir şekilde geçirebiliriz. Sahurda neler yemeli diye durup düşündüğümüzde pek çok seçeneğimiz olduğunu görürüz. Asıl kural, midemize ağır gelmeyecek ve susatmayacak, aynı zamanda vücudumuzu dirençli tutacak gıdalar tüketmektir.

Şeker dengesini bozacak gıdalardan uzak durmalıyız. Şeker içeren ve glisemik indeksi yüksek gıdalar kan şekerinin birden yükselip, birden düşmesine sebep olur. Yani geçici bir tokluk hissi yaratır ve kısa bir süre sonra kan şekerinin düşmesine sebep olarak açlık hissinin yeniden ortaya çıkmasıyla sonuçlanan bir döngü başlar.

Doğru beslenme ile uzun süre oruçlu geçen saatleri daha sağlıklı bir şekilde atlatmamız mümkün. Kendinizde Ramazanda sağlıklı beslenme programı oluştururken sahurda tok tutan yiyecekler tercih edin. Bunun yanı sıra, sahur ve iftar arası beslenmenizi öğünlere ayırmayı, ara öğünleri meyve ile zenginleştirmeyi ve bolca su tüketmeyi ihmal etmeyin.

Sahurda Tok Tutan Yiyecekler

  • Sahuru yemeksiz geçirmeyin.
  • Sahurda sizi gün boyu tok tutacak, şekerin yavaş yavaş yükselip, yavaş yavaş düşmesini kontrol altına alacak besinler tercih edin.
  • Süt, yumurta, peynir, yoğurt gibi besinler tüketin.
  • İçecek olarak ayran da tercih edebilirsiniz.
  • Sahur beslenmenizde bir parça ete de yer verebilirsiniz. Bu tokluk hissini arttırıp, enerjinizin düşmesini önleyecektir.
  • Hamur işlerinden uzak durun. Sebzeli hafif börekleri tercih edebilirsiniz.
  • Çay, kahve tüketmeyin. Bunun yerine süt, meyve suyu ve meyve tercih edin.
  • Asitli içecekler şeker dengesini alt üst eder. Kesinlikle kaçının.
  • Tokluk hissetmek için ekmek yeme ihtiyacı duyabilirsiniz. Tercihinizi kepekli ekmekten yana yapın.
  • Birkaç adet hurma yiyebilirsiniz.
  • Kuru yemiş tüketebilirsiniz. Özellikle badem ve ceviz tercih edebilirsiniz. 
  • Domates ve salatalık her sahur sofrasında bulunabilir.
  • Salata da hazırlayabilirsiniz sahur sofrası için. Tok tutar, susuzluğu giderir.
  • Farklı bir sahur kahvaltısı için kepekli makarna tercih edebilirsiniz.
  • Yulaf ezmesi ile yine farklı bir sahur kahvaltısı yapabilir, kendinizi uzun süre tok hissedebilirsiniz.
Gördüğünüz gibi aslında sahur sofralarımızı zenginleştirebilecek, tok kalmamızı sağlayacak, susuzluk hissini azaltacak pek çok seçeneğimiz var. Sahurda ne yemeli konusuna dikkat ederek sağlığınızı korumak için gereken gayreti göstermenizi tavsiye ederim.







Ramazan ayını sağlıklı ve huzurlu geçirmeniz dileğiyle...
Devamını Oku »

18 Mayıs 2019 Cumartesi

İftarda Nasıl Beslenmeli? Neler Yemeli?

18 Mayıs 2019 Cumartesi
iftarda nasıl beslenmeli iftarda neler yemeli
İftar vakitlerini çağrıştıran ezan ve top sesleri nasıl da heyecanla beklenir. İftar vakti gelene kadar türlü türlü yiyecekler, içecekler hazırlanır. Sofralar kurulur. Konuklar davet edilir. İftar sofraları paylaştıkça şenlenir. Dualar, tutulan orucun kabul olması içindir.Oruç nimetlerin kıymetinin bilinmesini sağlar, sabırlı olmayı ve aç kalmanın ne demek olduğunu öğretir bizlere.

Ortak kurulan sofralara, karınca kararınca herkes bir şeyler ekler. Esas olan paylaşmaktır. Ramazan ayının maneviyatını birlikte tatmaktır.

İftar kavramı büyük ölçüde yemek üzerine kurulmuştur. Aç bünye elbette ki yemek ister ama iftarda neler yemeli? İftarda nasıl beslenmeli? Bunlar üzerinde durulması gereken önemli konulardır. Özellikle yaz mevsiminde oruç süresi 18 saate kadar çıkıyor. Çok uzun bir süre bu. Gün boyu açlık, susuzluk çeken vücudu yormadan, hasta etmeden iftarımızı açmalıyız.

İftarda Nasıl Beslenmeli? İftarda Neler Yemeli?

  • İftar yemeğine hafif başlamak gerekir. Yiyeceklerimizin tamamını birden yememiz midemizi de kalbimizi de yorar. Bu yüzden iftar yemeğini iki, üç öğüne ayırmamız gerekir. İlk öğün çorba veya peynir, zeytin, domates, salatalık şeklinde hafif yiyeceklerden oluşmalıdır.
  • İlk öğünden sonra mideyi dinlendirip biraz da su içtikten sonra ana yemeğe geçebilirsiniz. Ana yemekte tercihimiz sebze yemeği, esmer pirinç veya bulgurdan yapılmış pilavlar, kuru baklagiller, ızgara veya buğulama yapılmış et, tavuk, balık çeşitleri, salatalar olmalıdır.
  • Ana yemeğimizi yedikten sonra kısa bir yürüyüş iyi gelecektir. Yaklaşık 1,5 saat sonra tatlı ihtiyacınızı gidermek için sütlü tatlılar tercih edebilirsiniz. Sütlaç, güllaç, muhallebi, puding gibi hafif tatlıları tercih edebilirsiniz.
  • Ara öğünlerde meyve de tüketebilirsiniz. Taze meyve tüketebilceğiniz gibi, tercihinizi kuru meyveden yana da kullanabilirsiniz. Kuru yemişler de ara öğünler için doğru bir tercih olacaktır. Çok tuzlu ve yağlı olanları hariç.
  • İftar ve sahur arasında bol su içmeyi sakın ihmal etmeyin. Suyu bir seferde çokça içmek yerine azar azar için.
  • Yemeğin rehavetine kapılıp koltukta televizyon izlerken bulmayın kendinizi. Tamam gün boyu yaşadığınız açlık ve susuzluk yordu vücudunuzu. Yemek de yediniz. Oturup tv izlemek istiyorsunuz. Bu ağırlığın sizde yağlanmaya sebep olacağını unutmayın. İftar sonrası yediklerinizin tamamını yakmanız beklenemez elbette. Ama hafif bir yürüyüşle vücudunuza kendini yenilemesi için şans tanıyın. Yürüyüş yapma fırsatınız yoksa, evde yürüyüş yapın.






Küçük ayrıntılara dikkat ederek daha sağlıklı ve huzurlu bir Ramazan ayı geçirmenizi diliyorum.


"İftarda Nasıl Beslenmeli? İftarda Neler Yemeli " yazımı beğendiyseniz, aşağıdaki sosyal ağ butonları sayesinde paylaşabilirsiniz.
💕⃕
Devamını Oku »

8 Mayıs 2019 Çarşamba

Ramazan Ayında Sağlıklı Beslenme Önerileri 2019

8 Mayıs 2019 Çarşamba
Ramazan Ayında Sağlıklı Beslenme Önerileri
On bir ayın sultanıdır Ramazan ayı. Ramazan ayının gelmesini heyecanla bekleriz. Oruç ibadetimizi yerine getirmek için  adeta gün sayarız. Günler yaklaştıkça heyecan da artar. Oruç ibadeti, vücudumuzun istirahatini de sağlar. Oruç tutarak midemizi de dinlendirmiş oluyoruz aslında.

Ramazan ayında sağlıklı beslenme çok büyük önem taşır. Özellikle yaz aylarında günlerin uzun olması ve sıcak havalar sebebiyle oruç tutmak konusunda biraz daha dikkatli davranmamız gerekir. Ciddi sağlık problemleri olanların doktora danışarak oruç ibadetine başlaması daha doğru olur. Durumları gereği özel diyet reçeteleri hazırlanması gerekebilir.

Ramazanda sağlıklı beslenme konusunda nelere dikkat etmemiz gerekir? Önceden almamız gereken tedbirler var mıdır? İlaç kullananların durumu nedir? Sahur önemli midir? İftar menümüz nasıl olmalıdır? İftarda tıka basa doymalı mıyız? Gelin bu soruların cevaplarına birlikte bakalım.

Ramazanda Sağlıklı Beslenme Önerileri


  • Ramazan ayı yaklaşıp, oruç ibadeti için gün sayarken, yaklaşık bir hafta öncesinden başlayarak öğünleri azaltarak vücudu oruca hazırlamak çok faydalı olacaktır.
  • Mevcut, bildiğimiz bir rahatsızlığımız varsa Ramazandan birkaç gün önce rutin kontrollerimizi yaptırıp doktor onayı almamız, Ramazan ayını daha sağlıklı bir şekilde geçirmemizi sağlar.
  • Rutin olarak kullanılan ilaçların sahur ve iftar olarak 2 kere alınmasının doğru olup olmadığı doktora danışılabilir. Zira bazı ilaçları günde 3 kere içmemiz gerekir.
  • Sahursuz oruç tutmak oldukça yanlış bir tutumdur. Sahurun kesinlikle atlanmaması gerekir.
  • Sahurda iç yakacak yiyeceklerden uzak durmak gerekir.
  • Sahurda kahve-çay gibi içecekler yerine süt, meyve suyu, bitki çayı vs. tercih edilmelidir.
  • Gün boyu aç kalacağım düşüncesiyle gereğinden fazla yemekten kaçınmak gerekir. Bu durum beraberinde ağırlık hissini ve susuzluğu getirecektir.
  • Gün boyu, özellikle öğle saatlerinde istirahat etmekte fayda vardır.
  • İftar vakti ağır yemek yemekten, hızlı yemekten, büyük lokmalar almaktan uzak durmak gerekir.
  • İftar yemeğini öğünlere ayırmak gerekir. Yiyeceklerimizin hepsini tek seferde yemek yerine çorba, domates, salatalık, hurma, yoğurt gibi hafif yemekler oluşan bir ilk öğünden sonra biraz ara verip, daha sonra ana yemeğimizi yemeliyiz.
  • Ama yemeklerde aşırı yağlı, ağır yemeklerden Ramazan ayı boyunca uzak durmalıyız.
  • Lif ağırlıklı gıdalar iftar menüsünde ağırlı olarak bulunması gereken besinlerdir. Sebze yemeklerinin buradaki rolü çok büyük.
  • Et yemeklerini kızartmak yerine ızgara veya buğulama şeklinde tercih etmeliyiz.
  • İftar ile sahur arası vakitlerde vücudun kaybettiği suyu yerine koyabilmesi için bolca su içmeliyiz.
  • Su içerken hepsini birden değil yudum yudum almaya gayret göstermeliyiz.
  • İftar ve sahur arası ara öğünlerde meyve tüketimine önem verilmelidir. Ceviz, fındık ve badem de ara öğünlerde tüketilebilecek besinlerdir.
  • Özellikle Ramazan ayı boyunca beyaz ekmek, pirinç, un, tuz ve şekerden uzak durmak gerekir. Beyaz ekmek yerine kepekli ekmek, pirinç yerine bulgur tercih edilebilir.
  • Tatlı tercihleri sütlü tatlılardan yana olmalıdır. İç yakıp, gün boyu susuzluğu arttıracak şerbetli tatlılardan uzak durmak gerekir.
  • Ramazanda sağlıklı beslenme programında bakliyatların yeri büyüktür. Kuru bakliyatlara beslenmenizde yer verin.
  • İftar sonrası kısa yürüyüşler yapmaya çalışın.
Gördüğünüz gibi Ramazanda sağlıklı beslenme konusun önemi oldukça büyük. Oruç ibadetini yerine getirirken sağlığımızı sekteye uğratacak yanlış beslenme programlarından uzak durmalıyız.

Ramazanda sağlıklı beslenme önerileri, beslenmemize rehber olacak niteliktedir. Her zaman göz önünde bulundurmamız gerekir.









Sağlık ve huzur dolu bir Ramazan ayı geçirmeniz dileğiyle....


"Ramazanda Sağlıklı Beslenme" makalemi beğendiyseniz, aşağıdaki sosyal ağ butonları sayesinde paylaşabilirsiniz.
💕⃕
Devamını Oku »

15 Nisan 2019 Pazartesi

Evde Yürüyüş Nasıl Yapılır? - Leslie Sansone İle Zayıflayanlar

15 Nisan 2019 Pazartesi
Leslie Sansone İle Zayıflamak

Evde yürüyüş nasıl yapılır? Leslie Sansone ile zayıflayanlar nasıl zayıflıyor?

Merhaba Sosyal Medya Kafe Okurları🙋

Çoğu kişi, kilo vermek, sağlıklı kalmak için spor salonlarındaki egzersizleri yapmak zorunda olduğunu düşünüyor. Ancak bu doğru değildir. Evde yürüyüş yapmak oldukça kolay ve rahattır. Aslında, evde yapılan basit hareketler ve "Leslie Sansone's Walking at Home"  gibi evde yürüyüş programı ile zayıflamak mümkündür. Leslie Sansone videoları ile zayıflamak ve fit olmak çok eğlenceli!

Şeker ve Tiroit hastası olduğum için sık sık kilo alıyor ve zayıflamak için bir diyetisyen yardımı ile evde farklı sporları yapıyorum. Evde spor yapmaya 15 yıl önce eve aldığımız "Eliptik Bisiklet" ile başlamıştım. Evde bisiklet çevirme sayesinde 1 yılda 76 kilodan 53 kiloya düşerek 23 KG zayıfladım.(Yıl 2004)Eliptik bisikletimin ayak basma yeri kırılınca, kapalı balkonda baş köşede yerini aldı. Bir türlü yaptırılmadı. Bisiklet kullanılmaz hale gelince kendime farklı ev sporları buldum.

Zayıflamak için "Leslie Sansone's Walking at Home" un eğlenceli videolarla hazırladığı evde yürüyüş programını severek uyguladım. Özellikle kış aylarında en sık yaptığım Leslie Sansone evde yürüyüş programları sayesinde fazla kilo almayı önlemeye çalıştım.Yazımı okuyan şeker ve tiroid hastalarına, sağlığına dikkat edenlere ve zayıflamak isteyenlere mutlaka evde veya dışarıda yürüyüş yapmalarını tavsiye ederim.

Şeker ve Tiroid hastası olmam ile birlikte bel fıtığı rahatsızlığım da var. O yüzden ağır sporları yapmak yerine daha hafif yürüyüş sporunu yapmayı kendime uygun buldum. Herkes kendi vücudunu tanımalı, ona göre kendini zorlamadan, sürekli bir alışkanlık haline getirerek, kendine uygun sporu yapmalı. Ben ancak sizlere yol gösterici olabilirim. Leslie evde yürüyüş video programlarını uygulayan biri olarak sizlere daha bilinçli şekilde evde yürüyüş yapmanızı sağlayacak bilgi ve tecrübelerimi aktarabilirim.

Yeni Başlayanlara Leslie Sansone Evde Yürüyüş Yapmak İçin İpuçları

Evde Yürüyüş Yapmak

Leslie 1 mil kaç kalori?

(1 Mile In HomeWalk)
Ortalama 1 mil 100 kalori olarak verilmiştir. Kesin miktar değildir. Eğitmenler kesin miktar kalori yakmayı vermezler. Çünkü  kalori yakma  sağlık durumu, cinsiyet, yaş, kilo, kullanılan ilaçlar, hormonlar, genetik vb. faktörlere bağlıdır. Leslie Sansone evde yürüyüş programında 1 mil bazı kişilere 100 kalori yaktırabilir bazı kişilerde daha düşük veya daha fazla kalori yaktırabilir.

Leslie 1 mil kaç km ?

(Walk 1 Mile At Home)
Leslie 1 mil  evde yürüyüş videosunu uyguladığınızda 1.600 km yürümüş oluyorsunuz. Leslie 3 mil videosunu uyguladığınızda 1.600x3 = 4.800 km yürüyüş yapmış oluyorsunuz.

Leslie Sanson ile Evde Yürüyüş Programı Videoları Hakkında Bilgiler

Leslie Sanson Evde Yürüyüş Programı

Leslie Sanson Video Eğitimi 1 mil:


En kolay egzersiz 21 dakika sürer. Bu süre zarfında bir mil gidersiniz. "1 mil" eğitimi, sakin bir tempoda gerçekleştirilen basit egzersiz hareketleri ile evde yürüyüş yapmış olursunuz. Leslie Sanson'un ilk dersi yeni başlayanlar için ve hatta ameliyat veya travmadan kurtarılan insanlar için idealdir. Dengeli yürüme ve hafif egzersizler sayesinde eklemleri aşırı zorlamaz. Bu alıştırmalar sizin için kolay görünmese bile, 1 mil başlangıç video dersi ile "Yürüyüş" programına başlamanız önerilir. Eğitim Leslie Sanson "1 mil" bir giriş dersidir, bundan sonraki video eğitim programının tüm  özelliklerini daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum.

1 Mile In Home Walk! / Walking Workout Videos



Leslie Sanson Video Eğitimi 2 mil:

"2 mil" eğitiminin kalbinde basit egzersiz hareketleriyle normal yürümek vardır. Bununla birlikte, bu kez, derslerin süresi artar, 21 yerine 33 dakika yürümeniz gerekir. Bu eğitimin yükü ağırlıklı olarak bacaklar ve karın kasları için hazırlanmıştır. Ders iki bölümden oluşur. İlk parçanın egzersizleri standart ısınmanın yerini alan yavaş bir hızda gerçekleştirilir. Dersin ikinci bölümünde, tempo biraz yükseltilerek vücut daha fazla yük alır ve aktif olarak kalori kaybetmeye başlar.

Burn Body Fat 2 Mile | 30 Minute Workout at Home



Leslie Sanson Video Eğitimi 3 mil:

Bu dersin süresi 45 dakikadır. Eğitim hızı önemli derecede artar ve yük sadece bacaklarda değil gövdenin üst kısımlarını da çalıştırır. Leslie Sanson'un "3 Miles" dersinin temel amacı kilo verme ve yağ yakma süreçlerini harekete geçirmektir. Buna ek olarak, bu derste eğitmen tarafından önerilen egzersizleri yaparak dayanıklılık geliştirebilir ve kalp kasını güçlendirebilirsiniz.

START! Walking at Home American Heart Association 3 Mile Walk



Leslie Sanson Video Eğitimi 4 mil:


"4 mil" dersi 67 dakika sürer. Bu eğitim oldukça yoğun ve ağır seviyededir. 4 mil ders egzersizlerini gerçekleştirmek zor değildir. Yükü bütün kas gruplarına eşit olarak dağıtmaktadırlar. Bu derste sunulan Leslie Sanson ile hızlı bir yürüyüş, aşırı kaloriyi yakmanıza, tüm kas gruplarını çalışmanıza, kalp kasını güçlendirmenize ve dayanıklılık sağlamanıza yardımcı olacaktır.

Leslie Sansone: 4 Mile Power Walk


Video Eklenecektir.

Leslie Sanson Video Eğitimi 5 mil:


Bu ders 70 dakika sürüyor. Eğitim "5 mil" çok yoğun ve zor. "5 mil", fiziksel dayanıklılığı iyi olan insanlar için idealdir. Bu dersin egzersizleri aşırı kilo almaktan kurtulmakla kalmayıp aynı zamanda tüm kas gruplarını da çalıştırmayı destekler.

Leslie Sansone: 5 Mega Miles


Video Eklenecektir.


Hedefiniz Nedir?

Genel sağlık içinse haftada 3-5 kez, hedefiniz kilo vermek ise haftada 4-6 kez evde yürüyüşle hedefinizi gerçekleştirebilirsiniz.
Yürüyüş, sağlıklı bir diyetle birlikte kilonuzu kontrol etmeye yardımcı olur. Bilim adamları tarafından yapılan araştırmaya göre; diyet planlarınızı değiştirmediğiniz halde kilo verebilir ve her gün en az 45 dakika boyunca yürüyüş yapabilirsiniz.Yürürken, kalp atış hızı artar ve bu kalori yakmanızı ve aldığımız ekstra kiloları vermeye yardımcı olur.

Leslie Evde Yürüş Programı Sonuç:
En kolay ders olan (1 mil) "Evde yürümek" programı ile eğitime başlayın, süreyi yavaş yavaş artırın. Beden sağlığınıza bağlı olarak, eğitim videolarının süresini ve miktarını kendiniz ayarlamanız gerekir.
"Leslie Sanson'la Yürüyüş" programına aktif olarak katılan insanların görüşleri doğrultusunda, her derste yürüyüş yapmak için birkaç gün veya hafta sonunu ayırmak daha iyidir. Alıştırmaları ezberledikten sonra, daha karmaşık bir spor seviyesine kolayca geçebilirsiniz. Programın etkisi konusunda, çoğu şey egzersizleri ne kadar doğru şekilde uyguladığınıza bağlıdır. Dördüncü veya beşinci mil size ağır geliyor, tam olarak yapamayacağınızı düşünüyorsanız, "2 mil" dersinin ikinci bölümünü takip etmek daha doğru olacaktır.
Yine, Leslie Sanson'un yorumları çoğunlukla olumludur.Düzenli olarak video derslerine katılanlar kilo verdiklerini, daha iyi hissettiklerini, selülit ve sağlık problemlerinden kurtulduklarını ve kötü ruh halinden çıktıklarını yazmaktadır.
Yapmanız gereken sadece Leslie Sansone'un videolarını izlemek aynı zamanda yaptığı hareketleri uygulamaktır. Kilo vermek ve sağlıklı olmak istiyorsanız kendinizi hazır hissettiğiniz zamanda başlayın. Leslie Sansone videolarını hem bayanlar hem de erkekler uygulayabilir.

Ve en çok merak edilen soru :

Leslie Evde Yürüyüş Programı İle Kaç Kilo Verdim?

Uzun zamandır spor ve diyet hayatımın tam ortasında oldu.Bir çok diyetisyen eşliğinde diyet yaptım.  Spor eğitmenleri ile spor salonlarında spor yaptım. Bu tecrübelerden sonra artık kendi beden sağlığımı ve vücut sağlığımı çok iyi tanıyorum. Spor salonlarına belli bir ücret ödemesini her zaman yapamayacağımı ve ağır sporları vücudumun kaldırmadığını anlamam ile yürüyüş sporunu yapmayı kendime uygun buldum. Bursa'da yaşadığımı bilenler biliyor. Bursa'da en çok memnun kaldığım diyetisyenim Gülcan Karpuz oldu. Evde yürüyüş programlarını yaparken aynı zamanda diyetisyenim Gülcan Karpuz'un bana uygun hazırladığı diyet listelerini uygulayarak 7 ayda 15 kilo verdim.(2016)😊15.82 TSH ile başladım."Tiroit hastaları kilo veremez" tezini de çürütmüş oldum.😊Hiç bir zaman hastalıklarımın arkasına sığınıp ondan kiloluyum demedim. Çünkü bunların hepsi BAHANE! Önce kendimizi kandırmak sonra çevremizi kandırmaktır.😚
Sağlıklı Kilo Vermek
Tiroit hastalığım için doktorum "fabrika çalışmıyor, iflas etmiş" diyor. Aynı zamanda şeker hastası olmam da sürekli diyetin hayatımda olmasına neden oluyor. Ancak her gün aldığım haplar, diyet ve spor sayesinde harekete geçirebiliyorum.Yani diyeceğim o ki herkes kendi vücudunu öncelikle tanısın. Kaç kilo vermek istiyor, hangi sporu sürekli yapabilecek, beden sağlığındaki olumsuzluklar nedir? Bunları öğrenmiş olmanız gerekiyor. Ondan sonrası mı? Sağlıklı beslenerek, evde veya dışarıda yürüyüş yapılarak kilo veriliyor.

Diyet Listeleri ile Öğrendiklerim

  • Diyet yapmaya başlamadan önce kilo alma nedenlerini öğrenme.(Tiroit, Şeker Hastalığı, D Vitamini Eksikliği vb.)
  • Sağlıklı ve dengeli beslenme
  • Şekerli yiyeceklerden uzak durma
  • Şekerli yiyecekler yerine meyve porsiyonları tüketme
  • Her öğünde mutlaka yeşil salata
  • Normalde yediğinin yarısı
  • Beyaz ekmek yerine tam buğday ya da kepekli ekmek tüketmek
  • Bol su içmek (En az 2 litre)
  • Kişiye uygun spor (Evde veya dışarıda spor)
  • Üç beyazdan uzak durmak (Un,şeker ve tuz)
  • Motivasyon (Öncelikle içinizdeki motivasyon ve dışarıdan gelen motivasyonlar)
  • Erken saatlerde kahvaltı ve akşam yemeği (sabah en geç 09:00 'da kahvaltı,akşam en geç 07:00'da akşam yemeği)
  • Üç ana öğün üç ara öğün şeklinde beslenme
  • Azim (Sürekli olsa güzel olacak)


Leslie Sanson ile zayıflamak ve evde yürüyüş yapmak isteyenler Leslie Sansone's Walk At Home sitesinden çok daha fazla bilgiye ulaşabilir.Yeteri kadar ingilizce bilmiyorsanız siteyi Google Chrome'da açıp Google Translate sayesinde Türkçe'ye çevirebilirsiniz.Az çok site üzerinde bulunan anlatımları okuyabilirsiniz. Leslie ile zayıflama Türkçe videoları  bulunmamaktadır. İngilizce olarak videoları izleyebiliyorsunuz.

Metabolizma Hızlandırma Diyet Listesi yazımı da okuyabilirsiniz.

Son Sözler; Bu makalemi 2 yıl önce taslağa kayıt etmiştim. Bir üst madde yazdığım "Azim" sürekli olsa güzel olacak demiştim ya işte o azim ben de 3 yıl ara ile bozuluyor. Sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıklarımı bozdum. Tekrar başladım. Bu sayfadaki videolar hem kendim için hem de sizler için bir arşiv niteliğinde eski alışkanlıklarımın ve deneyimlerimin toplamıdır. Sağlıklı ve dengeli beslenme ve yürüyüş alışkanlıklarımı bozduğumda yayımlanmak üzere kayıt etmiştim. Şimdi tam zamanı!

 

Sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıklarım neler? Nasıl besleniyorum ? Rafine şekersiz tatlı tarifleri hepsi İnstagram hesabımda ve Youtube Kanalımda paylaşıyorum. 💖

İnstagram:  @sibellesaglikliyasam

Youtube:  Sibel'le Sağlıklı Yaşam  

Özellikle benim gibi Troid ve insülin direnci olan ve zayıflamak isteyenlere kapım açıktır.😇🙏

Herkese fit bir bedenle, sağlıklı bir yaşam diliyorum. 😊💟

Bu makale tamamen kendi tecrübe ve deneyimlerim sonucunda yazılmıştır. Bir başka Blog, Forum veya Web Sitesinde izin alınmadan ve kaynak göstermeden yayımlanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası`na aykırıdır ve yasaktır.

Sibel Ordueri

Evde Yürüş Programı Tecrübelerimi Beğendiyseniz,Aşağıdaki Sosyal Ağ Butonları Sayesinde Paylaşabilirsiniz. 
💕⃕
Devamını Oku »

1 Nisan 2019 Pazartesi

Greyfurt Reçeli Tarifi ve Faydaları

1 Nisan 2019 Pazartesi

Greyfurt Reçeli Tarifi ve Faydaları
Greyfurt Reçeli Tarifi

Greyfurt reçeli faydaları saymakla bitmeyecek kadar fazladır. Bunun nedeni greyfurtun kabuğundaki vitamin, mineral ve etken maddelerdir. Kabuğundan yapılan reçel sayesinde bu eşsiz şifadan greyfurtun vakti geçse bile faydalanmış olunur. Greyfurt reçeli nasıl yapılır, faydaları nelerdir?

Greyfurt Reçeli Malzemeleri


  • 2 kg greyfurt
  • 1 kg şeker
  • 1 bardak su
  • 1 bardak portakal suyu
  • 1 adet limon suyu

Greyfurt Reçeli Nasıl Yapılır?


Greyfurt kabuklarının acı suyunu vermesi için rendenin ince kısmı ile çok hafif sürterek üst kabuğunun acısını çıkarıyoruz. Greyfurt kabuklarını dilimler halinde soyup pamuklu ipe rulo sıkı sıkı şeklinde diziyoruz. Bu şekilde dizdiğimiz greyfurt kabuklarını bir tencereye alıp üzerini örtecek kadar su koyup 15 dakika kadar kaynatıyoruz. Kaynattığımız suyu dökelim yada şifasından faydalanmak için içelim. Kabuklarımızın üzerine soğuk su koyup bir gün dinlendiriyoruz. Bu işlemi bir kaç kez tekrarlayarak acı suyunun iyice çıkmasını sağlıyoruz. Kabukların üzerine bir bardak su ve şeker koyup bir müddet bekliyoruz. Üzerine portakal suyunu ve bir adet limonun suyunu sıkıp kısık ateşte suyu koyulaşana kadar kaynatıyoruz. Koyulaşan reçelin içerisine isteğe göre karanfil yada tarçın kabuğu atarak farklı lezzetler elde edebilirsiniz.
Reçeli sonradan yemek için saklayacaksanız sıcak sıcak bir kavanoza koyun ve kapağını kapayın. Sıcağı ile kapağı kapanan reçele bir yıl süre ile hiç bir şey olmadan kalmaktadır. Bu şekilde istediğiniz zaman greyfurt reçeli faydalarından yararlanabilirsiniz.

Greyfurt Reçeli Faydaları


  • Greyfurt kabuklarında flavonoid maddesi bulunmaktadır. Bu madde hastalıklarla mücadelede eşsiz şifa kaynağıdır. Bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar. Enfeksiyonların geçmesine yardımcı olur. Bu madde aynı zamanda kanserle mücadelede yardımcı olmaktadır. Vücudun kansere karşı kendini korumasını sağlar.
  • Eklemlerde görülen artrit rahatsızlığının greyfurt kabukları ve reçeli ile iyileştiği ve faydalı olduğu görülmektedir.
  • İdrar söktürücü ve böbrek taşlarını düşürücü etkisi olduğu bilinen greyfurt kabuklarının ve ondan yapılan reçelin de aynı etkiyi gösterdiği görülmektedir.
  • Astım başta olmak üzere tüm solunum sistemini temizlediği bilinmektedir. Şiddetli öksürük ve burun tıkanıklığı başta olmak üzere solunum yolunu temizler.
  • Antioksidan bakımından çok zengin olan greyfurt kabukları karaciğeri temizler, vücutta biriken suyun atılmasını sağlar, zararlı maddeleri ve toksinleri de vücuttan atar.
  • Metabolizmayı hızlandırır aynı zamanda kandaki yağların yakılımını sağlar.
  • Vücuttaki nikotin ihtiyacının azalmasını sağlayan meyve ve kabukları sigarayı bırakmakta çok yardımcıdır. Sigarayı bırakmak isteyenlerin bol meyvesini, reçelini ve marmeladını yemeleri önerilir.
  • Mide ve bağırsak kanserine yakalanma riskini azaltan reçel tüm sindirim sisteminin temizlenmesinde faydalıdır.
  • Greyfurt görme yetisini güçlendiren meyveler arasındadır. Zihin yorgunluğunu alan meyve ve bu meyveden üretilen reçel enerji verirken hafızayı da güçlendirir. Bir çok faydası olan meyve ve meyveden üretilen reçel mutlaka sofralarınızda olması gereken besinler arasındadır.

Kaynak: https://www.kadinvsaglik.com/2017/12/greyfurt-receli.html

Greyfurt Reçeli ve Faydaları; Sosyal Medya Kafe için konuk yazar www.kadinvsaglik.com yazarı tarafından yazılmıştır.

Greyfurt Reçeli Tarifi ve Faydaları makalesini beğendiyseniz, aşağıdaki sosyal ağ butonları sayesinde paylaşabilirsiniz.
💕⃕
Devamını Oku »

27 Mart 2019 Çarşamba

Kök Hücre Bağışı Nasıl Yapılır?

27 Mart 2019 Çarşamba
Kök Hücre Bağışı Nasıl Yapılır

Kök Hücre Bağışı Nasıl Yapılır

Yıllardır düşünüp de, isteyip de bir türlü harekete geçemediğim bir şey yaptım geçtiğimiz ay; gönüllü kök hücre bağışçı adayı oldum. Bunca zaman erteleme sebebim kök hücre bağışı nasıl yapılır konusunda yeterli bilgiye sahip olmayışım ve biraz da korkmamdan kaynaklanıyordu. Son zamanlarda haber programlarında ve sosyal medya kanallarında bu konuda yapılan yayınları daha da sıklıkla görmeye başlayınca, artık ertelememem gerektiğine, belki umut bekleyen birilerine yaşam kaynağı olmakta geç kaldığıma, geçen bir günün bile kayıp olduğuna inanmaya başladım. Bir sosyal medya hesabında tesadüfen tanıdığım bir gönüllü kök hücre bağışçısının da yaşadığı süreci yaptığı paylaşımlarla net bir şekilde açıklayarak paylaşması da bende teşvik unsuru oldu. Kendisi doku uyuşması gerçekleşen bir hastaya kök hücre bağışında bulundu geçtiğimiz aylarda. Ben şimdilik bir hastayla doku uyuşması için bekleme sürecindeyim.
Gönüllü kök hücre adayı olmaya karar verme sürecimi özetlemeye çalıştım. Biraz da neler yaşadım, neler hissettim ondan bahsedeceğim.

Gönüllü Kök Hücre Bağışçısı Olmak:

Dediğim gibi bu benim hep ertelediğim bir süreçti. Şimdiyse ertelediğim zamanları bir kayıp olarak görüyorum. Heyecanla bir doku uyuşmasını bekliyorum. Her şey aslında biraz süreci tanımakla alakalı. Bu konuda Kızılay özveriyle çalışıyor. Görevliler bağışçıları çok iyi karşılıyor ve bilgilendiriyorlar. Benim normal kan bağışım ve kök hücre örneği bağışım birlikte gerçekleşti. Açılan damar yolundan hem bir ünite kan, hem de kök hücre örneği için gereken 3 tüp kan alındı. Süreç boyunca görevliler hep ilgilendiler sağ olsunlar. Yan tarafımdaki koltukta bulunan bağışçı ile birlikte ikimizi görevlilerin "kök hücre bağışınız hayırlı olsun" diye tebrik etmesi daha çok duygulanmama sebep oldu. Biliyorum ki umut bekleyen nice insanlar var. Evet bekliyorlar. Bir umut doğması için bekliyorlar. Ben de onlarla birlikte bekliyorum. Dilerim çaresi, tedavisi mümkün olan bir hastalıktan dolayı canlar yitip gitmesin.
Bende önemli değişikliklere neden oldu bağışçı olmam. Psikolojik olarak daha mutlu, daha huzurluyum. Sağlığımı daha çok önemsiyorum mesela. Sağlıklı olduğum sürece bir cana kök hücre bağışlama şansım var, bunu biliyorum.. Bu duyguyu şuna benzetebilirim. Hamilelik yaşayan hanımlar sırf karnındaki bebeğe bir şey olmasın diye kendi sağlıklarına normalden daha fazla önem gösterirler. Hastalandıkları zaman önce bebeklerini düşünürler. Son zamanlarda hissettiklerim buna benziyor. İyi olmalıyım, sağlıklı olmalıyım, güçlü olmalıyım. Çünkü belki bir yerlerde doku uyumumuz gerçekleşecek ve yaşama tutunacak birileri vardır. Bağışçı olduktan birkaç gün sonra Kızılay'dan aldığım bu mesaj kök hücre bağışımın Türkök kemik iliği bankasında doku uyumu için beklediğini gösteriyor. Ben de sabırla bekliyorum.
Gönüllü Kök Hücre Bağışçısı Olmak

Kök Hücre Bağışı Nasıl Yapılır?

Kök hücre tedavisi için bekleyen bazı kemik iliği kanseri, kalıtsal anemi, lenfoma, metabolik hastalıklar, kemik iliğinin yetersiz çalıştığı hastalıklara sahip hastalara umut olmak elimizde. Kök hücre tedavisi ile bu hastalıklara çare olunabiliyor. Ama kök hücre doku uyuşması nadiren gerçekleştiği için çok sayıda gönüllü bağışçının olması gerekiyor, milyonlarca. Bu yüzden kök hücre bağışçısı olmanın önemi büyük.
Öncelikle bir karar verme aşaması var yukarıda da bahsettiğim gibi. Bunu gerçekten istemek ve karar vermek gerekiyor. Doku uyuşması olduktan sonra vazgeçenler oluyormuş. Bu karşı tarafı da olumsuz etkiliyordur elbette. Hatta hayatına bile mal olabilir. Bunun için iyi düşünüp, araştırıp, öğrenip emin olduktan sonra geç kalmadan harekete geçmek gerek.
Bağışçı adayı olmak için Kızılay'a gidip 3 tüp kan örneği vermek yetiyor. Gönüllü Kök Hücre Bağışçısı Bilgilendirme ve Onam Formunu doldurup kan örneğimizi de vererek gönüllü bağışçı oluyoruz. Alınan kan örnekleri HIV, Hepatit ve Sifiliz hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları ve kan gurubu tespiti açısından test ediliyor. Gönüllü bağışçılardan alınan kan örnekleri incelenip uygun görüldükten sonra TÜRKÖK Doku Tiplendirme Laboratuvarı’nda doku tipi de belirlendikten sonra kemik iliği bankasına gönderiliyor. Ve burada 55 yaşımıza kadar saklanıyor. Uygun doku eşleşmesi olunca kök hücre bağışçısıyla tekrar iletişime geçiliyor ve bağışçı olup olmayacağı konusunda tekrar teyit alındıktan sonra süreç başlıyor. Hasta ve bağışçıdan tekrar alınan kan örnekleri ile doku uyumu karşılaştırılıyor. İki tür bağış yönteminden uygun olan yöntem seçiliyor.  Periferik Kök Hücre Toplama Yöntemi ve Kemik İliği Toplanması. Yaygın olarak uygulanan yöntem Periferik Kök Hücre Toplama Yöntemidir. 4 günlük bir aşılama süreci ile kandaki kök hücrenin artması sağlanır. 5. gün damar yoluyla uygulanan bu yöntemde kandaki kök hücreler aferez cihazı ile toplanır ve kan tekrar bağışçıya geri verilir. Vücut kök hücreleri kısa sürede yeniden yerine koyar. Kemik iliği toplanması yöntemi daha az uygulanan bir yöntem olup bağışçı bu konuda bilgilendirilir ve istiyorsa anestezi altında uygulanır.
Kanver.org Kök Hücre Bağışı sayfasından konu ilgili tüm bilgilere ulaşabilirsiniz. Sayfayı ziyaret ederek veya isterseniz bir Kızılay görevlisi ile yüz yüze görüşerek bilgi almanızı, karar verdikten sonra da vakit kaybetmeden gönüllü kök hücre bağışçısı olmanızı tavsiye ederim. Ülkemizde gönüllü bağışçı sayısının az olması veya düşünüp araştırmadan gönüllü bağışçı olup, doku uyuşması olduktan sonra vazgeçenlerin olması üzücü bir durum. Geç olmadan kök hücre bağışçısı olun, umut olun.
"Belki umut sensin."

Kan Bağışının Önemi Ve Faydaları makalemi de okumanızı tavsiye ederim.

Nahide Zereyak
Yazar Hakkında: Merhabalar. Adım Nahide Zereyak. En Nefis Tariflerim Blogun sahibesi ve yazarıyım. İşletme fakültesi mezunuyum. Adana'da yaşıyorum. 3 çocuğumun annesi ve mutfağımızın aşçısıyım. Mutfağımda pişenleri okuyucularımla da paylaşmak benim hobim. Yanı sıra hayata dair pek çok konuda sizlerle birlikte olmak için Sosyal Medya Kafe'deyim...
Devamını Oku »

18 Şubat 2019 Pazartesi

Kan Bağışının Önemi ve Faydaları

18 Şubat 2019 Pazartesi
Kan Bağışının Önemi ve Faydaları

Kan Bağışının Önemi ve Faydaları:

Ben bugüne kadar neden gönüllü kan bağışçısı olmadım ki? Evet, son zamanlarda sıkça soruyorum bu soruyu kendime. Çok geç kalmışım. Ama bir kere başladım ve ben artık gönüllü kan bağışçısıyım. Kan bağışının önemi ve faydaları konusunda artık çok daha bilinçliyim. Aslında Kızılay'a kök hücre bağışçısı olmak için gitmiştim. Uzun zaman düşünüp, karar verdikten sonra artık daha fazla geç olmadan kök hücre bağışçısı olmalıydım. Görevlilere bu isteğimi belirttim. "Peki ya kan bağışlamak ister misiniz?" diye sordular. Neden korkuyormuşum bunca zaman bilmiyorum. Ama içimdeki korkulu ses "Peki evime gidebilir miyim bağıştan sonra?" diye sordu ürkekçe.:) Şakacı görevli; "Tabi Paris'e bile gidebilirsiniz." deyince; hah tamam o zaman, Paris'e bile gidebileceksem korkacak bir şey yokmuş diye düşündüm. Not: Bu diyalog kesinlikle alaycı bir yaklaşım değil, tamamen güven verici, bağışçıyı kucaklayıcı bir yaklaşımdı. Tabi ben hala ürkeğim biraz. Biraz sonra bu ürkekliğin geçip yerini hoş sohbet ve muhabbete bırakacağını bilmiyordum henüz.

Kan Bağışı Nasıl Yapılır?

Kan bağışı için verilen formu tam ve doğru bir şekilde dolduruyoruz. Bu formun tamamen doğru bilgilerle doldurulması gerekiyor. İlk önce parmağımdan alınan bir damla kanla kan sayım oranıma, yanılmıyorsam hemoglabin değerime bakıldı. 15,5 değer çıkınca görevliler şaşkın. Normalde bir bayanda 12,13 birim çıkan değer bende 15,5. Şakacı görevli: "Bir erkek kadar kanınız var." dedi. Eee iyi işte, düşük değilmiş. Haydi alalım o zaman. Koltuğa uzandım. Ayaklarımı havaya kaldırıp, kolumdan damar yolunu açtılar. Bir ünite kan, tahlil için gereken tüpler ve kök hücre bağışı için gereken 3 tüp kan birden alındı. Kan bağışı 5-7 dakika kadar sürdü. Bu süreçte ben başımı tam olarak yatar vaziyette tutmamaya çalıştım. Kendimce önlemler alıyorum güya bayılmamak için. Ürkeklik biraz devam mı ediyor sanki. :) Bu sırada görevliler sık sık iyi misiniz, başınız dönüyor mu, korkacak bir şey yokmuş değil mi, nasıl hissediyorsunuz gibi sorular sorarak hem kontrolü sağlıyorlar, hem de sohbet ederek rahatlatıyorlar. Bir ünite kan alındıktan sonra damar yolunu kapattılar. 15 dakika kadar daha uzandım ve istirahat ettim. Bu sırada sıvı ikramında bulundular. Ben su tercih ettim. Zaten bol su içmek gerekiyormuş kan verdikten sonra. 15 dakika sonra kalktım ve sorunsuz bir şekilde evime gittim. Hayır, Paris'e gitmedim. Belki daha sonra.:) Eve geldim ve günlük rutinime devam ettim. Aşırı zorlayıcı hareketler yapmamak, kan alınan kolu çok zorlamamak gerekiyor, o kadar. Yalnız su ihtiyacını çok hissettim. Dönüp dönüp su içtim desem yeridir. Böylece eksilen 500 ml kanı vücudum yerine koydu sanırım.
Meğer ben ne çok hata etmişim bunca zaman kan vermemekle. Bundan sonra her dört ayda bir, sağlığım el verdikçe gönüllü kan bağışçısı olacağım. Kan bağışı hayat kurtarır. Zaten bağış yaptıktan birkaç gün sonra Kızılay'dan gelen mesaj da gösteriyor ki bir ünite kan üç cana şifa olmuş. Bu nasıl güzel bir duygu anlatamam.
Kan Bağışı Nasıl Yapılır?

Kan Bağışının Önemi ve Faydaları:

Ülkemizde kan bağışı şu veya bu nedenle çok az. Yabancı ülkelerde oldukça fazlaymış kan bağışı. Ve kan yeri doldurulamayan bir madde. Kanın yeri direkt olarak kanla doldurulabiliyor. Bu yüzden gönüllü kan bağışçısı olmak gerek. Kan bağışı kan bekleyen hastaya umut olduğu, yaşam olduğu gibi bağışçıya da faydaları olan bir durum. Kan yenileniyor. Vücut daha dinç oluyor. Ve psikolojik olarak tarifsiz bir doyum sağlıyor. Yaptığım araştırmalara göre kan vermek baş ağrısı, stres, yüksek tansiyon, yorgunluk gibi şikayetlerin azalmasına da yardımcı oluyormuş.
Kimler Kan Verebilir?
18-68 Yaş arasında, ağırlığı en az 50 kg ve üzerinde olan her sağlıklı birey kan bağışında bulunabilir.
Erkekler 90, kadınlar 120 günde bir kan verebilirler.
Kanında, yapılan testler sonucunda Anti-HIV (AIDS),  Anti-HCV (C sarılığı),  HBsAg (B sarılığı), Sifiliz (Frengi) gibi hastalıklar bulunmayanlar kan verebilir.
Herhangi bir ilaç içiliyorsa görevlilere bildirilmelidir. Bazı ilaçlar kan bağışı için uygun olamayabilir.
Kanver.org Kan Bağışı Nasıl Gerçekleşir sayfasını ziyaret ederek daha fazla bilgiye ulaşabilir. Varsa kafanızdaki soru işarelerini gerek okuyarak gerekirse de bir Kızılay merkezine giderek çözebilir, hemen gönüllü kan bağışçısı olabilir, bir ünite kanla üç cana yaşam kaynağı olabilirsiniz. Ertelemeyin.
"Kan Bağışı Hayat Kurtarır."

Nahide Zereyak
Yazar Hakkında: Merhabalar. Adım Nahide Zereyak. En Nefis Tariflerim Blogun sahibesi ve yazarıyım. İşletme fakültesi mezunuyum. Adana'da yaşıyorum. 3 çocuğumun annesi ve mutfağımızın aşçısıyım. Mutfağımda pişenleri okuyucularımla da paylaşmak benim hobim. Yanı sıra hayata dair pek çok konuda sizlerle birlikte olmak için Sosyal Medya Kafe'deyim...

Farkındalığı arttırmak isterseniz, aşağıdaki sosyal ağ butonları sayesinde yazımı paylaşabilirsiniz.
💕⃕
Devamını Oku »

17 Aralık 2018 Pazartesi

Hafıza ve Beyin Gücünü Arttırma İpuçları

17 Aralık 2018 Pazartesi
Hafızayı Güçlendirmek ve Beyin Gücünü Arttırmak İçin İpuçları
Güçlü bir hafıza, beyin sağlığınız için ne kadar yatırım yaptığınızla doğru orantılıdır. Zihninizi keskin tutmak, korumak ve iyileştirmek için yapabileceğiniz pek çok şey var ve biz de bu yazıda hafızayı güçlendirmek ve beyin gücünü arttırmak için uygulayabileceğiniz bazı basit ama etkili ipuçları derledik.

Hafıza Güçlendirme ve Beyin Gücünü Arttırma İpuçları


İnsan beyni, yaşlılık dönemindeki zihinsel değişimler de dahil olmak üzere, tüm değişim süreçlerine uyum sağlama konusunda şaşırtıcı bir yeteneğe sahiptir. Bu yetenek nöroplastisite olarak adlandırılır. Doğru bir uyarımla, beyin yeni sinirsel yollar oluşturabilir ve mevcut bağlantıları değiştirebilir.

Beynin kendini tekrar tekrar şekillendirebilme yeteneği, özellikle öğrenme ve hafıza geliştirmeye inanılmaz katkı sağlar. Bilişsel yeteneklerinizi arttırmak, öğrenme becerinizi geliştirmek ve her yaşta hafızanızı canlı tutmak için nöroplastisitenin doğal gücünü kullanabilirsiniz. Nasıl mı? Aşağıdaki ipuçlarını takip etmekle işe başlayabilirsiniz.

1. Beyin Egzersizi Yapmak


Her biriniz birer yetişkin olduğunuzda, beyniniz hızlı bir şekilde bilgiyi işleme ve hatırlama, sorunları çözme ve görevleri minimum zihinsel çaba ile yürütmeye yardımcı olan milyonlarca sinir yolu geliştirmiş olur. Fakat rutine saplanıp kalırsanız, beyninizin gelişmeye devam etmesi için ihtiyaç duyduğu uyarımı engeller ve tembelliğe itersiniz. Bu nedenle, bazen beyni zorlayan ve her zamankinden farklı yöntemler denemek hafızanızı dinç tutmanıza ve zihinsel performansınızı arttırmanıza yardımcı olacaktır.
Belleğinizi ne kadar çok zorlar ve kullanırsanız, bilgiyi o kadar iyi işleyebilir ve hafızanızı güçlendirebilirsiniz. Beyni aktif tutmak için seçeceğiniz aktiviteler için her defasında aklınızda bulundurmanız gereken 4 temel unsur vardır:

  • Yeni bir şey öğrenmek: Zaten iyi olduğunuz bir işi sürekli tekrarlamak aslında iyi bir beyin egzersizi sayılmaz. Yeni ve sizi gerçekten zorlayan, hiç alışık olmadığınız beyin egzersizleri ile bellek sağlığınıza daha fazla yatırım yapmış olursunuz. Her zaman yeni beceriler geliştirerek etkili sonuçlara ulaşabilirsiniz.

  • Zorlu beyin aktiviteleri seçmek: Önemli olan sadece zor olan aktiviteyi bulmak değil, aynı zamanda zihinsel çaba gerektiren bir şey olmalı bu. Mesela, daha önce ezberlediğiniz oldukça zor bir müzik eserini tekrar denemek yerine, hiç denemediğiniz zor bir eser için çaba harcamak beyniniz için çok daha faydalı bir egzersiz olacaktır. 

  • Hep bir adım ileri bakmak: Bir konudaki becerileriniz arttıkça, devam etmenizi ve kendinizi daha çok geliştirmenizi sağlayacak ikinci, üçüncü .... adımlara yönelin. Sonraki performansınız hep daha fazla ilerlemeye yönelik olsun. 

  • Keyif almak: Her ne kadar zorlu da olsa, beyni geliştirmek ve hafızayı güçlendirmek için yapacağınız aktiviteleri zevk alacağınız ve sonunda sizi yeterince tatmin edecek olanlardan seçmeye çalışın. Yaptığınız işten keyif almanız beynin mutluluk hormonu (endorfin, melatonin, serotonin) salınımını arttırır ve bu da zihninizin gelişmesine ve canlı kalmasına yardımcı olur.

Beynin performansını ve dolayısıyla hafıza geliştiren en etkili faaliyetler hangileridir sorusu ile mi boğuşuyorsunuz? Aslında bunun belli bir cevabı yok. Bu tamamen sizin hayal gücünüze bağlı. Ancak fikir olması açısından bazı örnekler isterseniz buyurun:

  • Enstrüman kullanmayı öğrenmek (ya da yeni bir enstrüman denemek) 
  • Yabancı dil öğrenmek ve bunu tek dille sınırlamamak 
  • Satranç oynamak ve her defasında farklı stratejiler denemek 
  • Dans eğitimi almak (özellikle modern dans) 
  • Daha önce denemediğiniz bellek geliştiren bir sporla veya aktiviteyle ilgilenmek. 

Yukarıdakiler sadece basit örnekler. Siz, keyif alacağınız ve zihninizi zorlayacağına inandığınız herhangi bir beyin ve hafıza geliştirici faaliyet seçebilirsiniz.

2. Fiziksel Egzersiz


Zihinsel egzersiz beyin sağlığı için ne kadar önemliyse fiziksel egzersiz de beyin gelişimi için bir o kadar tamamlayıcı özelliğe ve öneme sahiptir. Fiziksel egzersiz beyne giden oksijen miktarını arttırarak, hafızayı zayıflatan diyabet ve kalp hastalıkları riskini azaltır. Genel olarak kalp sağlığı için faydalı olan her şey beyin sağlığı için de faydalıdır. Yanı sıra fiziksel egzersiz stres hormonlarının da azalmasında önemli bir rol oynar. Bu nedenle düzenli olarak egzersiz yapmayı günlük yaşamınıza dahil etmekle kendinize büyük bir iyilik yapmış olursunuz.

3. Sağlıklı Bir Uyku Düzeni


Yetişkinlerin günde 7 ila 9 saat arası uykuya ihtiyaçları olduğunu zaten biliyorsunuz. Yetersiz bir uyku (gece uykusu), hafıza, eleştirel düşünme, yaratıcılık ve problem çözme becerilerinizi zayıflatır ve beyin sağlığınızı olumsuz etkiler.

Eğer uyku probleminiz varsa, uykunuzu düzene sokmak için bazı yöntemler deneyebilirsiniz:

  • Uyku saatleri belirlemek ve bu saatlere mümkün olduğunca sadık kalmak. Örneğin sabah saat 08:00'de kalkıp gece saat 23:00'de uyumaya karar verdiyseniz. Ertesi gün de aynı saatte uyanıp yine aynı saatte uyumaya çalışın. 
  • Uyumadan en az 1 saat önce TV, telefon, bilgisayar gibi uyaranlardan kaçının. Bu tip ekranlardan yayılan mavi ışık uyanık kalmayı tetikler ve uyumanıza yardımcı olan melatonin gibi hormonların bastırılmasına neden olur. Öte yandan, bu tür cihazların yaydığı radyasyon beyin sağlığınıza, dolayısıyla hafızanıza zarar verir. 
  • İyi bir uyku için kafein alımınızı da sınırlamanızda fayda var.

Ayrıca okuyun: Yeterli Uykunun Önemi ve Uyku Kalitesini Arttırma Yolları 

4. Dostlarınızla Vakit Geçirin


Hafızayı güçlendirmenin etkili yollarından bir diğeri de keyif aldığınız dostlarınızla vakit geçirmektir. Bu anlamda, arkadaşlarınızla dolu dolu sohbet edebilir, bulmaca çözebilir, satranç gibi stratejik oyunlar oynayabilir, birlikte sinemaya-tiyatroya gidebilir veya eğlenceli başka aktiviteler yapabilirsiniz. Bu konuda yapılan çeşitli araştırmalar, nitelikli arkadaşlığın ve eğlenceli bir yaşam tarzının sadece duygusal sağlığa değil, aynı zamanda bilişsel gelişime de fayda sağladığını gösteriyor.

Sağlıklı ilişkiler ve başkalarıyla etkileşim içerisinde olmak belki de en iyi beyin egzersizlerinden biridir. Yani, aktif ve kaliteli bir sosyal yaşam güçlü bir bellek için son derece faydalıdır.

5. Stres Yönetimini Öğrenin


Stres, beynin en zararlı düşmanlarındandır. Uzun vadede stres beyin hücrelerini yok eder ve hafıza kaybına bile yol açabilir. Bu nedenle stresten arınmak için bazı temel prensipler edinmeniz faydalı olacaktır. Aşağıdaki ipuçlarını yaşamınıza dahil ederek bu konuda ilerleme sağlayabilirsiniz:

  • Hayattan beklentileriniz her zaman gerçekçi olsun.
  • Duygularınızı saklamak yerine mutlaka uygun bir şekilde ifade etmeyi deneyin. 
  • Kendinize vakit ayırın.
  • İş ve sosyal hayat arasında mutlaka bir denge oluşturun.
  • Çok fazla sorumluluk ve görevi aynı anda yerine getirmek yerine, her defasında tek bir göreve odaklanmaya çalışın. ...
  • Ve kendinize yapacağınız en büyük iyiliklerden biri olan "Hayır" demeyi öğrenin. Bunun stresi nasıl hızla uzaklaştırdığına şaşıracaksınız.

6. Meditasyon Yapın


Meditasyonun zihinsel sağlık yararları hakkında yığınla çalışma mevcut. Bu çalışmalar, meditasyonun depresyon, anksiyete, kronik ağrılar, diyabet, hiper tansiyon ve daha bir çok konuda iyileştirici etkisi olduğunu göstermektedir. Dahası, konsantrasyon, yaratıcılık, pratik düşünme, hafıza güçlendirme, hızlı öğrenme ve muhakeme becerilerini geliştirme konusunda da son derece etkili olan meditasyon, beyninizin gerçek potansiyelini açığa çıkarmanıza yardımcı olur.

7. Kahkahanın Gücüne İnanın!


Kahkahanın en iyi ilaç olduğu ve zihni canlandırmakla birlikte tüm vücut sağlığınız için ne kadar önemli olduğunu mutlaka duymuşsunuzdur. Kahkaha beynin sadece belli bir bölümünü değil, tüm beyin loblarını harekete geçirir ve zihinsel performansı arttırır. Bu nedenle gülmek ve kahkaha atmak için her fırsatı değerlendirin ve hatta bunun için fırsatlar yaratın.

8. Beyin Sağlığını Destekleyen Gıdalar Tüketin


Doğal meyve ve sebzeler, kepekli tahıllar, sağlıklı yağlar ve vitamin-mineral yönünden zengin diğer gıdaları içeren bir beslenme modeli, hem fiziksel hem de zihinsel açıdan pek çok fayda sağlar. Beyin gücünü artırmak ve ilerleyen yaşlarda görülebilecek Alzheimer gibi hastalıkların riskini en aza indirmek ve için aşağıdaki beslenme ipuçlarını takip edebilirsiniz:

  • Omega-3 içeren gıdalar tüketin: Araştırmalar, omega-3 yağ asitlerinin beyin sağlığı için çok faydalı olduğunu göstermektedir. Özellikle somon, uskumru, sardalya ve ringa balığı gibi soğuk su balıkları, zengin bir omega-3 kaynağıdır. Yanı sıra deniz yosunu, keten tohumu, ceviz, böbrek fasulye, brokoli, ıspanak, kabak çekirdeği ve soya fasulyesi gibi bitkisel omega-3 (bunlar özellikle vejetaryen ve veganlar için harika omega-3 kaynaklarıdır) kaynaklarını da tüketebilirsiniz. 

  • Doymuş yağ tüketimini sınırlayın: Kırmızı et, tam yağlı süt, tereyağı, peynir, krema ve dondurma gibi doymuş yağ oranı yüksek gıdalar zihinsel fonksiyonları zayıflatarak konsantrasyon ve hafızayı olumsuz etkiler. Ayrıca demans riskinin artmasına yol açar.

  • Daha fazla meyve ve sebze tüketin: Meyve ve sebzelerde bulunan antioksidanlar, beyin hücrelerini hasra karşı korur. 

  • Kırmızı şarap deneyin: Aşırı alkol tüketimi beyin hücrelerine ciddi zararlar verebilir, ancak ılımlı bir şekilde tüketeceğiniz kırmızı şarap bilişsel gücü ve hafızayı geliştirebilir. Kırmızı şarap, resveratrol açısından zengindir ve beyindeki kan akışını hızlandırır. Ayrıca Alzheimer gibi hastalıkların riskini azaltan flavonoid açısından da en etkili alternatiflerden biridir. 

  • Yeşil Çay: Beyin hücrelerine zarar veren serbest radikallere karşı iyi bir koruma sağlayan polifenoller ve antioksidanlar içeren yeşil çay, pek çok faydayla birlikte, aynı zamanda hafıza güçlendirme ve zihinsel performansın artmasında son derece etkilidir. 

9. Zayıf Hafızaya Yol Açabilecek Hastalıkları Öğrenin ve Önlem Alın 


Belleği zayıflatan çeşitli hastalıklar ve ilaçlar vardır. Bunlar genellikle aşağıdakileri içerir:

  • Kalp hastalıkları, yüksek kolesterol ve hiper tansiyon gibi hastalıklar bilişsel bozukluklara yol açabilir. 
  • Bazı araştırmalar diyabetin hafıza ve bilişsel düşüş yaratma riskinin olduğunu göstermiştir. 
  • Özellikle hormonal dengesizlik yaratan menopoz, bu süreçteki kadınların genellikle düşük östrojen salınımından kaynaklı hafıza problemlerine neden olabilmektedir.Ayrıca tiroid dengesizliği de unutkanlık gibi problemlere yol açabilmektedir. 
  • Bazı ilaçların yan etkileri hafıza problemleri yaratabilir. Bunları antidepresanlar, alerji ilaçları ve uyku ilaçları şeklinde sıralayabiliriz. Bu tür ilaçlar kullanıyorsanız, olası yan etkiler hakkında doktorunuzla görüşmeniz faydalı olacaktır.

Beyin sağlığını ve hafızayı güçlendirmek için uygulayacağınız bu yöntemlerin mutlaka faydasını göreceksiniz. Ancak elbette yapabilecekleriniz bu okuduklarınızla sınırlı değil. Bunlara ek olarak daha pek çok yöntem olduğunu da hatırlatmış olalım.

Not: Okumak ve araştırmak beyni geliştiren en önemli faktörlerdendir. Bu nedenle bol bol okuyalım, araştıralım. 

Yazar Hakkında: Sağlık, güzellik, kişisel gelişim, anne-bebek, pratik bilgiler, şifalı bitkiler ve daha fazlası için xhayat.com bağlantısını tıklayarak sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca belirtilen kategorilerde içerik üretebilecek herkesi konuk yazar olarak sitemizde ağırlamaktan mutluluk duyarız.

Konuk yazarımızın; "Güçlü Bir Beyne ve Keskin Bir Hafızaya Sahip Olmanın Yolları" makalesini beğendiyseniz, aşağıdaki sosyal ağ butonları sayesinde paylaşabilirsiniz.
💕⃕
Devamını Oku »

19 Kasım 2018 Pazartesi

Sağlıklı Yaşlanma Ve Omega 3

19 Kasım 2018 Pazartesi

Sağlıklı Yaşlanma Ve Omega 3

Sağlıklı Yaşlanma Omega 3

Boston'daki Tufts Üniversitesi Friedman Beslenme Bilim ve Politika Okulu'ndan Heidi Lai tarafından yönetilen yeni bir çalışmada, omega 3 açısından zengin deniz ürünleri tüketimi ve sağlıklı yaşlanma arasındaki bağlantıyı incelendi.

Lai ve meslektaşları "sağlıklı yaşlanmayı", "kronik hastalıklar olmadan, sağlam fiziksel ve zihinsel işlevlerle anlamlı bir yaşam süresi" olarak tanımlıyor.
Araştırmacılar makalelerinde açıkladıkları gibi, sağlıklı yaşlanma problemi giderek önem kazanmaktadır. Popülasyonlar dünya genelinde hızla yaşlanır ve bunlarla birlikte kronik hastalık oranları artar.

Dolayısıyla, daha fazla araştırma, sağlıklı yaşlanmanın neyi kapsadığını ve bunu başarmak için neler yapabileceğimizi incelemektedir.
Örneğin, Lai ve meslektaşları tarafından yapılan bazı çalışmalarda, omega-3 tüketimi ve kardiyovasküler hastalık arasında ters bir ilişki bulunmuştur. Bununla birlikte, tuhaf olarak bazı çalışmalarda omega-3 alımının daha yüksek bir prostat kanseri insidansı ile ilişkili olduğu bulunmuştur.

Diğer çalışmalar, omega-3 yağ asitleri ve "kanser, diyabet, akciğer hastalığı, ağır kronik böbrek hastalığı, bilişsel ve fiziksel işlev bozukluğu" söz konusu olduğunda gayet iyi sonuçlar vermiştir.

Yaşlı toplumun arttığı bu günlerde şunu sormak gerekebilir: Sadece daha uzun yaşam sürmek için değil, aynı zamanda daha sağlıklı olmak için ne yapabiliriz? Bu soru üzerine uzmanların yeni ve etkileyici bir cevabı var. Daha fazla deniz ürünleri yiyin!

Omega 3 ve Sağlıklı Yaşlanma Arasındaki İlişki İnceleniyor


Ekip, Amerika Birleşik Devletleri Kardiyovasküler Sağlık Çalışmasına kayıtlı olan 2.622 erişkinin omega-3 yağ asitlerinin dolaşımdaki kan seviyelerini incelemiştir.
Bu çalışmanın başında katılımcılar ortalama 74 yaşındaydı. Omega-3'lerin kan düzeyleri 6 yıl sonra ve 13 yıl sonra ölçüldü.
Çalışmada göz önüne alınan omega-3 türleri, eikosapentaenoik asit (EPA), dokosaheksaenoik asit (DHA), doosapentaenoik asit (DPA) ve alfa-linolenik asit (ALA) idi.

Omega-3'lerin ilk üç türü için başlıca besin kaynakları şunlardır:
  • Somon
  • Uskumru
  • Ton balığı
  • Ringa balığı
  • Sardalye
  • Diğer deniz ürünleri

ALA içeren başlıca besin kaynakları şunlardır:

  • Fındık
  • Tohum
  • Bitkisel yağlar

(Alfa linolenik asit bir tür omega 3 yağ asidi türü ve diğerlerine göre daha çok bitkilerde bulunur.)

Sağlıksız Yaşlanma Riski Yüzde 24 Oranında Azalıyor


Genel olarak, 2015 yılındaki bir çalışma sonunda, katılımcıların yüzde 89'u yaşa bağlı kronik hastalıklar, zihinsel ya da bedensel işlev bozukluğu yaşarken, yüzde 11'i sağlıklı bir şekilde yaşadı.Yalnız kronik hastalık yaşayan yüzde 89'luk dilimdeki insanların bu durumu normalden daha hafif atlattığı tespit edilmiştir.

Analizde, en yüksek deniz mahsulü değeri olan doosapentaenoik asit (DPA) içeren besinleri tüketen insanların,tüketmeyen insanlara göre yüzde 24 oranında daha sağlıklı şekilde yaşlandığı ortaya koyulmuştur.Bu değer bir tedavi seçeneği oluşturacak kadar yüksek bir değer olmasa da azımsanacak bir değer değildir.

Son olarak, bitkilerden elde edilen deniz ürünü türevi olan omega 3 yağ asitleri, sağlıklı yaşlanma konusunda balıklardan elde edilene göre daha az etki gösterse de olumlu etkileri olmuştur.
Ancak, omega-3'lerin kan basıncını ve kalp atışını kontrol altında tutmanın yanı sıra inflamasyonu azaltmaya yardımcı olabileceği düşünülmektedir.

Uzmanların bu konudaki yorumu şu şekildedir:
“Bu bulgular, sağlıklı yaşlanmanın sürdürülmesi için omega-3 yağ asitleri ile ilgili makul biyolojik mekanizmalar ve müdahaleler hakkında daha fazla araştırma yapılmasını ve yaşlı yetişkinler arasında balıkların diyet tüketiminin artırılması için destek kılavuzları yapılması gerektiğini desteklemektedir.”

Diğer Yaşlanma Engelleyici Besinler


1-)Kırmızı Biber
Kırmızı biber, anti-aging söz konusu olduğunda yüksek dereceli antioksidan içeren bir besindir. Kollajen üretimi için iyi olan yüksek C vitamini içeriğine ek olarak kırmızı biberler, karotenoidler olarak adlandırılan güçlü antioksidanları içerir.
Karotenoidler, birçok meyve ve sebzede gördüğünüz parlak kırmızı, sarı ve turuncu renklerden sorumlu bitki pigmentleridir. Çeşitli iltihap önleyici özelliklere sahiptirler ve güneşten zarar görmeye, kirlenmeye ve çevresel toksinlere karşı cildin korunmasına yardımcı olabilirler.

2-)Brokoli
Brokoli bir anti-inflamatuar, yaşlanma önleyicidir.
  • C ve K vitaminleri
  • Çeşitli antioksidanlar
  • Lif
  • Folat
  • Lutein
  • Kalsiyum içerir.
Vücudun C vitaminine, ciltte kuvvet ve elastikiyet veren ana protein olan kollajen üretimi için ​​ihtiyacı vardır.
Denemek için: Hızlı bir atıştırma olarak brokoliyi çiğ yiyebilirsiniz. Fakat zamanınız varsa, yemeden önce hafifçe buharda pişirebilirsiniz.

3-)Fındık
Fındık ve badem, cilt dokusunu onarmaya, cildin neminin korumasına ve cildin zararlı UV ışınlarından korunmasına yardımcı olabilecek büyük bir E vitamini kaynağıdır. Cevizler, yardımcı olabilecek anti-inflamatuar omega-3 yağ asitlerini bile içerir:
  • Cilt hücre zarlarını güçlendirir.
  • Güneş hasarına karşı korur.
  • Doğal yağ bariyerini koruyarak cilde güzel bir parlaklık verir.
  • Kalp hastalığı ve tip 2 diyabet riskini azaltır.
  • Yaşı kişilerde bilişsel gerilemeyi azaltır.

4-)Avokado
Avokadolar, yumuşak ve esnek bir cildi destekleyen iltihapla savaşan yağ asitlerinden yüksek meyvelerdir. Bunlar ayrıca, yaşlanmanın olumsuz etkilerini önleyebilecek çeşitli temel besinleri içerir:
  • K, C, E ve A vitaminleri
  • B vitaminleri
  • Potasyum
Avokadodaki A vitamini , ciltteki ölü hücrelerin dökülmesine ve yerine parlak, ışıltılı bir cildin gelmesini sağlar.Karotenoid içeriği ayrıca toksinlerin engellenmesine ve güneş ışınlarından gelen zararın azalmasına yardımcı olabilir bu sayede cilt kanserine karşı koruma sağlar.

Yukarıdaki besinlere ek olarak;
Tatlı patates
Ispanak
Yaban mersini
Nar
sayılabilir.

Yazar Hakkında:İnsan vücudundaki mucizevi ve merak edilen olayları,sağlık konusunda faydalı bilgileri,tıp fakültesinde okuyan,kazanmak isteyen ve sağlık sektöründekiler için işe yarar bilgileri Fizyolojik Tıbbi Bilgiler blogumda bulabilirsiniz.
Devamını Oku »

15 Ekim 2018 Pazartesi

21. YY Sorunu : Obezite

15 Ekim 2018 Pazartesi
Obezite Sorunu

OBEZİTE SORUNU

Dünyada obeziteyle verilen mücadelede maalesef olumlu sonuçlar alınamıyor. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ayça Doğan Mollaoğlu “Böyle devam ederse 2025 yılında tüm dünyada her 5 kişiden 1’inin obez olması bekleniyor” sözleriyle durumun vahametini gözler önüne seriyor.

Obezite, vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı ve anormal yağ birikmesidir. Obeziteyi ölçmede en yakın ve doğru sonuç gösteren ‘Beden Kitle İndeksi’ kullanılmaktadır. Bu ölçme, kilonun boya bölünmesiyle bulunur. Vücut ağırlığı ve boyunuzu hesapladığınızda çıkan sonuç 18,5-25 arasında ise bu sizin normal kiloda olduğunuzu gösterirken 30 ve yukarı sonucu ise obez olduğunuzu işaret etmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün araştırmasına göre en çok obez nüfus %61 oranla Nauru' da bulunmakta. Bu korkunç bir yüzde, verilere göre ülkenin yarısından fazlası obeziteyle hayatına devam etmeye çalışıyor. Türkiye ise %32.1 ile bu sıralama da 17 sırada yer alıyor. Ülkemiz de kadın obezite oranı erkeklere göre daha fazladır.

OBEZİTENİN NEDENLERİ


Obezitenin birden fazla nedeni vardır. Dünya hızla değişirken bizde bu karmaşaya ayak uydurmaya çalışıyoruz. Gelişen teknolojiyle beraber hayatımızı kolaylaştıran bir çok cihaz bizlerle buluştu ve buluşmaya devam ediyor. Araba, asansör, telefon, uzaktan kumanda vb. gibi. Bununla beraber hareket alanımız kısıtlandı ve enerji harcamamaya başladık. Yeme alışkanlıklarımız değişti sağlıklı ve doğal ev yemeklerinin yerini, kısa sürede hazırlanan sağlıksız 'fast food'lar aldı. Bunun yanına bir de alkol ve sigara eklenince hızlıca kilo almamak için hiç bir neden ortada kalmıyor.
Çevre faktörü de obezitede büyük önem arz ediyor. Aile ve arkadaş çevresinde abur cubur, fast food gibi sağlıksız gıdalarla besleniyorsa bu da bireyi olumsuz yönde etkiliyor. Özelikle aile, günün yarısından çoğunu beraber geçirdiğiniz insanlar kötü beslenme alışkanlıklarına sahipseler sizin de pek şansınız olmuyor. Fiziksel nedenlerin yanında ruhsal ve psikolojik etkilerde obezitenin bir diğer nedenlerinden. Özellikle çocuklukta yaşanan travmalar, sevdiklerini kaybetme, aile içi huzursuzluk ve sorunlar kişiyi yemeğe yönlendirir. Hayatımızda stres olmazsa olmaz fakat bunla baş edemeyip çıkış kapısı yemekte görülür. Ve alınan kilolarla beraber insanın öz güveni azalır. Kaybedilen güven sorunuyla baş etmek için kişi yine yemeğe başvurur ve bu bir kısır döngü oluşturarak bireyin kendini sürekli yanlış bir şekilde tekrarlamasına neden olur.

OBEZİTENİN YARATTIĞI BAZI SAĞLIK SORUNLARI


Obezite beraberinde bazı hastalıkları da yanında getiriyor;
  • Tip 2 Diabetes Mellitus ( Şeker Hastalığı)
  • Hipertansiyon ( yüksek tansiyon)
  • Koroner arter hastalığı
  • Hiperlipidemi – Hipertrigliseridemi (Kan Yağlarının Yükselmesi)
  • Metabolik sendrom
  • Safra kesesi hastalıkları
  • Bazı kanser türleri (kadınlarda safra kesesi, endometriyum, yumurtalık ve meme kanserleri, erkeklerde ise kolon ve prostat kanserleri )
  • Osteoartrit
  • Felç
  • Uyku apnesi
  • Karaciğer yağlanması
  • Astım
  • Solunum zorluğu
  • Gebelik komplikasyonları
  • Menstruasyon düzensizlikleri
  • Aşırı kıllanma
  • Ameliyat risklerinin artması
  • Ruhsal sorunlar (Anoreksiya nevroza (yemek yememe) veya Blumia nevroza (kusarak yediği besinlerden yararlanmama), Binge eating (tıkınırcasına yeme), gece yeme sendromu gibi ortaya çıkabilir veya bir şeyi daha fazla yiyerek psikolojik doyum sağlamaya çalışma)
  • Toplumsal uyumsuzluklar
  • Özellikle sık aralıklarla ağırlık kaybetme ve kazanma sonucunda deri altı yağ dokusunun fazla olması nedeniyle deri enfeksiyonları, kasıklarda ve ayaklarda mantar enfeksiyonları
  • Kas-iskelet sistemi problemleri
  • İnsülin direnci – Hiperinsülinemi.

OBEZİTENİN TEDAVİSİ


Obeziteyle mücadele de uygulanan tedavilerin başında Diyet ve Egzersiz gelmektedir. Bunun yani sıra ilaç ve cerrahi tedavilerde uygulanır. İlk tercih edilen ve sağlıklı yöntem her zaman diyet ve egzersizlerdir. Hastanın hareketli olması ve yediklerine dikkat etmesinin yanında kişisel terapi veya grup terapileri kişiye destek olacaktır. Bu süreçte kilo vermek büyük bir başarı ancak asıl başarı iradeye sahip çıkıp verilen kiloların geri alınmamasıdır.

Yazar Hakkında:Suveyda.net blogunun iki yazarından biriyim. Blogumuz iki kardeşin iyi anlaşması ve ortak zevklerinin bir ürünüdür. Yabancı dizi önerileri, genel, gündem, kitap incelemeleri, film incelemeri gibi konularda yazıyoruz. Yazılarımız çoğu ‘’genel’’ kategorisinde çünkü farklı bir sürü konu hakkında yazı yazmayı seviyoruz sanırım.
Blogumuza Suveyda.Net' ten ulaşabilir, instagram : esuveyda hesabımızdan takip edebilirsiniz.:)

Konuk yazarımızın makalesini beğendiyseniz,aşağıdaki sosyal ağ butonları sayesinde paylaşabilirsiniz. 
💕⃕
Devamını Oku »

8 Ekim 2018 Pazartesi

Kalp Yetmezliği Nedir? Belirtileri,Sebepleri,Nedenleri

8 Ekim 2018 Pazartesi

Kalp Yetmezliği Nedir?


Kalp Yetmezliği Nedir
Kalp yetmezliği” terimi basitçe kalbin vücudun gereksinimini karşılamaya yetecek miktarda kanı pompalamadaki yetersizliği demektir.Hekim tarafından tedavi edilmesi gereken en önemli hastalıklardan biri kalp yetmezliğidir.Çünkü sağlık sektöründeki gelişmelere bağlı olarak gün geçtikçe yapılan erken müdahaleler sayesinde kalp yetmezliğine bağlı ölümlerde azalma gözlenmiştir. Kalp Yetmezliği, kalbin kanı pompalama yeteneğini azaltan herhangi bir durumda oluşabilir.

Kalp Yetmezliği Sebepleri Nedir?


Nedeni genellikle azalmış koroner(kalbi besleyen damarlar) kan akımı sonucu miyokardın(kalp kası) kasılma yeteneğinin azalmasıdır. Bununla birlikte, kalp yetmezliği doğumsal,yaşlanmaya bağlı dejenerasyon,romatizmal gibi birçok sebebe bağlı kalp kapaklarının harabiyeti, kalp çevresinde dış basınç, B vitamini eksikliği, aşırı radyasyon tedavisi,ilerlemiş hipertiroidi, primer kalp kası hastalığı veya kalbin pompalama etkinliğini azaltan herhangi diğer bir anormallik sonucu da oluşabilir.

Kalp Yetmezliği Belirtileri ve Nedenleri?


Kalp Yetmezliğinde meydana gelen belirtiler her bireyin kendi özellik ve durumuna göre değişim gösterebilse de çoğunlukla aynı tip belirtiler gözlenir.Bu durumlar da erken teşhis için önem teşkil etmektedir.Çünkü çoğu durumda hastalık sessiz bir şekilde de ilerleyebilmektedir.

Nefes Darlığı


Nefes darlığı belki de kalp yetmezliğinin en büyük belirtilerinden biridir.Kişi başta merdiven çıkma,hızlı yürüme gibi kısmi ağır egzersizlerde nefes darlığını hisseder.Kalp yetmezliğinin ilerleyen aşamalarında ise hasta artık normal düzeydeki egzersizler de bile nefes darlığı şikayetini dile getirir.Örneğin evdeki normal rutin işleri yaparken veya normal tempoda yürüme sırasında nefes alamadığını ve nefesin kendine yetmediğini söyler.Kalp yetmezliğinin tedavi edilmediği,kronik döneme kaydığı çok ileri aşamalarda ise artık kişide gece uyurken bile nefes darlığı gözlenir.Nefes darlığı ile uyanma,uykuda buna bağlı sürekli pozisyon değiştirerek rahatlamaya çalışma,pencereyi açıp derin bir nefes alma isteği gibi durumlar ortaya çıkar.

Kalp yetmezliğine bağlı gerçekleşen nefes darlığının ana sebebi "pulmoner ödem" dir.Pulmoner ödemin meydana gelme mekanizması şu şekildedir:


  • Zaten zayıf olan kalbin sol ventrikülünde(kanı vücuda pompalayan ana odacık) geçici yük artışı kısır döngüyü başlatır. Sol kalbin sınırlı pompalama kapasitesi nedeniyle kan akciğerlerde göllenmeye başlar.
  •  Akciğerlerdeki kanın artışı pulmoner kapiller basıncı yükseltir ve küçük miktarda sıvı akciğer dokularına ve alveollere sızmaya başlar.
  •  Normalde akciğerlere gelen kan oksijenden zenginleştirilip kalbe yollanır.Ama akciğerlerdeki artmış sıvı kanın oksijenlenme derecesini azaltır.Bu da kişiye oksijen eksikliğini karşılamak için daha fazla nefes almak ve nefes darlığı olarak geri döner.
  •  Kanda oksijen azalması kalbi de besleyemeyeceğinden kalbi daha fazla zayıflatır ve vücudun her tarafındaki arteriyolleri(küçük damarlar) de zayıflatarak periferde vazodilatasyona(damar gevşemesi) yol açar.
  •  Periferde vazodilatasyon perifer dolaşımdan kanın venöz dönüşünü daha da fazla artırır.
  • Vücuttan tekrar kalbe ve akciğerlere gelen kan venöz dönüşün artmasıyla daha da artar.Böylece akciğerlerdeki ödemde gittikçe artar.Böylece aslında müdahale edilmediğinde ölüme kadar ilerleyen pulmoner ödem tablosu görülür.

Çabuk Yorulma


Kalbin pompalamadaki yetersizliğine bağlı olarak kaslara ulaşan kan miktarı ve pulmoner ödemden kaynaklı ulaşan kanın da yeterli oksijene sahip olmaması durumlarından dolayı kişinin iskelet kasları yeterli beslenemez.Bundan dolayı hastalığın derecesine göre ağır veya çok hafif egzersizlerde çabuk yorulma şikayeti ortaya çıkar.Ayrıca kan böbrekleri de besleyemeyecektir.Bundan dolayı böbrekler de görevini yeteri kadar yerine getiremez ve kanı yeterli şekilde süzemez.Böylelikle kan kalitesi azalmış olur.Yani böbreklerin de çabuk yorulma üstünde kısmi etkisi vardır.

Çarpıntı ve Kalbin Güçlü Atması


Normal bir bireyde kalp hızı 60-100 atım/dakika hızında olmalıdır.Kalp yetmezliği olan hastalarda ise zaman zaman 100 atımı geçen kalp hızları yani çarpıntı gözükmektedir. Miyokard infarktüsü(kalp krizi) geçirmiş bir bireyde kalp hasar görür.Dolayısıyla kişi kalp yetmezliğine doğru gidebilir.Bu durumda vücutta önemli derecede kalp debisi azalır.Dolayısıyla organlara yeterli kan ulaşamaz.Bu durumda vücut telafi mekanizması olarak kalp debisini arttırmaya çalışır.Bunu da kalp hızını ve kalp pompalama gücünü arttırarak gerçekleştirir.Kalp debisi tehlikeli şekilde düştüğü zaman dolaşım reflekslerinin birçoğu hızlıca aktive olur. Bunların en iyi bilineni arter basıncının azalmasıyla aktifleşen baroreseptör refleksidir. Kemoreseptör refleks, merkezi sinir sisteminin iskemik cevabı ve hatta hasara uğramış kalpten kaynaklanan refleksler de sempatik sinir sisteminin aktivasyonuna olasılıkla katkıda bulunur. Böylece, sempatikler birkaç saniye içinde güçlü bir şekilde uyarılırken, aynı anda kalbe giden parasempatik sinir sinyalleri resizıtkal şekilde inhibe olur.Sempatik sinir sisteminin uyarısı ve parasempatik sistemin baskılanması sinir sistemi üzerinden kalp hızını ve gücünü arttırır.Bu çarpıntı eğer aşırı artarsa ve fibrilasyona(kalbin aşırı hızlanmasından dolayı titremesi) doğru giderse acil müdahale gerektirir.

El,ayak Gibi Yerlerde ve Vücutta Ödem


Akut kalp yetmezliği perifer ödemine neden olmaz.Sol ya da sağ kalp yetmezliği perifer ödemi oluşumuna yol açmada çok yavaştır. Daha önce normal olan bir kalbin pompa etkinliği akut olarak yetersiz hale geldiğinde aort basıncı düşer ve sağ atriyum basıncı yükselir. Kalp debisi sıfıra yaklaşırken bu iki basınç yaklaşık 13 mm Hg’lık bir denge değerinde birbirine yaklaşır. Kapiller basınç da 17 mm Hg’lık normal değerinden 13 mm Hg’lık yeni denge basıncına düşer. Böylece, şiddetli akut kalp yetmezliği periferik kapiller basıncında yükselmeden ziyade çoğu kez bir düşmeye neden olur. O nedenle, insanlardaki deneyimlerin yanısıra, hayvan deneyleri de akut kalp yetmezliğinin hızlı perifer ödemi gelişimine hemen hiç neden olmadığını göstermektedir.
Tam kalp yetmezliğinden veya sağ kalp yetmezliğinden 1 gün kadar sonra ise periferde ödem oluşmaya başlar. Bunun başlıca nedeni, böbrekler tarafından sıvı tutulmasıdır.Damar içinde artan sıvı miktarı damar içi basıncı arttırır.Böylece bu sıvı doku arasına sızmaya başlar ve ödem meydana gelir.Bu ödem bazen o kadar fazla olmaktadır ki kişiye kilo alımı olarak bile yansıyabilmektedir.
Böbreklerin kanlanmasının bozulmasından ve diğer sebeplerden kaynaklı glomerüler filtrasyon hızında azalma,renin-anjiyotensin sisteminin aktivasyonu,su ve tuzun böbrek tübüllerinde artmış geri emilimi,artmış aldosteron salgılanması gibi durumlar kalp yetmezliğinde idrar oluşumunun azalmasının sebeplerindendir.

Baş dönmesi,Baygınlık,Sersemlik


Kalp yetmezliğinde bozulan pompalanma gücünden dolayı beyine giden kan miktarı da azalır.Yani aslında hipotansiyon durumu görülür.Baygınlık,sersemlik gibi durumların sebebi budur.Örneğin aniden ayağa kalkma durumunda beyine giden kan miktarı biraz daha azalır ve göz kararması gözükebilir.İdrar söktürücü ve kalp yetmezliğinde kullanılan bazı ilaçlar da tansiyonu düşürüp bu şikayetlere sebep olabilmektedir.
Kalp Yetmezliğinde Kullanılan Bazı Farmakolojik İlaçlar


  • Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim İnhibitörleri
  • Beta Blokerler
  • Aldesteron Antagonistleri
  • Digoksin
  • Diüretikler
  • Statinler


Kalp Yetmezliği Hastalarının Dikkat Etmesi Gerekenler



  • Kilo alımı ve kilo kaybı takip edilmeli ve kontrol altına alınmalıdır.
  • Sıvı alınımı kontrol altına alınmalıdır.Kalp yetmezliği olan bireylerde günde 1.5-2 L'den fazla su içme önerilmemektedir.
  • Yağ ve kolestrol alınımı azaltılmalıdır.Aşırı kolestrol zaten tam işlev göremeyen kalpte varolan koroner damarları da tıkayıp durumu ağırlaştırabilir.
  • Düzenli bir şekilde kalbi yormayacak şekilde ve doktor kontrolünde egzersiz yapılmalıdır.
  • Tuz tüketimi kısıtlanmalıdır.Aşırı alınan tuz vücutta su tutumuna sebep olacaktır.Bu da vücutta ödeme sebep olur ve kalp yetmezliği tablosunu daha kötü bir duruma sürükler.
  • Sigaranın bırakılması önerilmektedir.
  • Doktor kontrolünde ilaç tedavisine başlanmalıdır.

Kalp Yedeği

Kalp debisinin normalin üzerinde yükselebileceği maksimum yüzde oranı kalp yedeği olarak adlandırılır. Sağlıklı genç erişkinde kalp yedeği yüzde 300-400’dür. Atletik olarak antrenmanlı kişilerde yüzde 500-600 veya daha fazladır. Ancak, kalp yetmezliğinde kalp yedeği yoktur. Normal yedeğe bir örnek olarak, şiddetli egzersiz sırasında sağlıklı genç bir erişkinde kalp debisi normalin yaklaşık 5 katma yükselebilmektedir. Bu normalin üzerinde yüzde 400’lük bir artıştır-yani kalp yedeği yüzde 400’dür.

Kalbin yeterli kan pompalamasını önleyen her faktör kalp yedeğini azaltacaktır. Bu, iskemik kalp hastalığı, primer miyokard hastalığı, kalp kasını etkileyen vitamin eksikliği, miyokardın fiziksel hasarı, kalp kapağı hastalığı ve pek çok diğer faktörden kaynaklanabilir.

Kalp yedekleri düşük olan kişiler dinlenim durumunda kaldıkları sürece genellikle kalp hastalığının ana semptomlarını hissetmezler. Bununla birlikte, genellikle kişiye bir koşu bandında veya merdiven testi ile önemli derecede kalp debisinde artış gerektiren egzersiz yaptırılarak kalp yedeği düşüklüğü tanısı kolaylıkla konulabilir.

Yazar Hakkında:İnsan vücudundaki mucizevi ve merak edilen olayları,sağlık konusunda faydalı bilgileri,tıp fakültesinde okuyan,kazanmak isteyen ve sağlık sektöründekiler için işe yarar bilgileri Fizyolojik Tıbbi Bilgiler blogumda bulabilirsiniz.
Devamını Oku »
"Sosyal Medya Kafe'de kullanılan ekran görüntüleri, fotoğraflar ve yazılar Sosyal Medya Kafe'ye aittir. Yazıların ve fotoğrafların yayın hakkı sadece www.sosyalmedyakafe.com'a aittir. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden bir başka blogda veya web sitesinde yayınlanması, tariflerin veya yazıların ekran görüntüsü alınarak sosyal ağlarda paylaşılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası`na aykırıdır. Aksi taktirde 5846 Sayılı Fikir ve Sanat serleri Yasası gereği suç duyurusunda bulunulacaktır. Yasal yükümlülüğü vardır."
Sosyal Medya Kafe Copyright © 2021 Tüm Hakları Saklıdır...